"Jimin-ah! Jimin-ah!" Gürültüyle gözlerimi araladım. Aşırı uykusuz olan gözlerime bunu yapmak benim için işkenceydi. Ama karşımda kafasını çadırın küçük bir kısmından uzatan Tae'yi görünce tüm uykum kaçmıştı tabi!
Hala aynı durumdaydık, ben onun kollarındaydım ve o da beni sımsıkı sarmıştı. Jimin'in de hafif gerneşmesinden uyandığını anlamıştım.
"İnsanlar uyanmak üzere. Onlar fark etmeden buradan çıksan iyi olur diye düşünüyorum." Burada kalacağını Tae'ye söylemiştin demek!
"Ah haklısın." Jimin hızlıca doğruluğunda üstümüzden sıyrılan battaniye onun tüm çıplaklığını ortaya sermişti.
"Yok artık! Ne kadar hızlısınız çocuklar!"
"Saçmalama Taehyung!" İkimizde aynı anda söylemiştik.
"Sizi sapık şeyler." Parmağını bana doğrulttuktan sonra sinsice gülerek çadırdan uzaklaştı. Kızılmak için fazla tatlıydı.
"Delirmiş bu!" Gülerek bana döndü Jimin. Büyüleyici görünüyordu. Yine! Aramızdaki saçma sessizlikten sonra birinin konuşması gerektiğini fark etmiştim.
"Üşüyeceksin."
"Ah evet, ben gideyim. Senin kıyafetlerin ateşin yanındaydı, hemen onları getiriyorum." Tam dışarı çıkacağı sırada kolundan tutarak onu durdurdum.
"Böyle çıkmasan iyi edersin." Utanarak gülümsedim ve bacaklarımdaki montunu ona uzattım. Sweetini de verebilirdim tabi ama şu an çıplak kalmaya hazır değildim.
"Doğru." Yine gözlerini yok etti ve yanımdan uzaklaştı. Çok geçmeden elinde pantolonumla geri geldi. Benim sweetim ise onun üzerindeydi. Şaka gibi! Baya baya sevgililer gibi birbirimizin kıyafetini giymiştik.
Gülümseyerek yanımdan uzaklaştığında mutluluktan delirmek üzereydim. Yaşadıklarıma inanamıyordum. Bu kadar şanslı olduğuma inanamıyordum. Aferin sana Arya!
Tae haklıydı! Birkaç dakika sonra hocalarla birlikte uyanan kalabalığın sesini duymuştum. Zaten eminim ki birçok kişi hiç uyumamıştı. Biz de Jimin'le ne zaman uyuduk hiç bilmiyordum. En son hava aydınlanmaya yakındı gözlerimi kapattığımda. Evet, sabaha kadar konuşmuştuk. Şakalaşmıştık, sohbet etmiştik ve hepsi mükemmeldi.
Dışarı çıktığımda Jimin ve benim dışında herkesin suratı asıktı. Herkes oldukça üşümüş, oldukça uykusuz ve oldukça mutsuzdu. Ama ben hayatımın en güzel anlarını yaşadığım için hiç şikayetçi değildim!
Kahvaltıyı yaparken de çocuklardan ayrı kalmıştım. Yine etraflarında mükemmel bir kalabalık vardı ama dedim ya benim moralimi hiçbir şey bozamazdı!
Kahvaltı sonrası kısa çaplı bir yürüyüş, küçük oyunlar, sohbet ve kamp hakkındaki görüşleri aldıktan sonra etkinliğimiz sona ermişti. Sıra tekrar yolculuktaydı. Bu sefer Jimin'le oturacaktım bu konuda kararlıydım.
Çadırları toplamaya yardım ettiğim sırada onu otobüse binerken görmüştüm. Fazla vaktim yok! Hemen peşinden gitmeliydim. Çünkü biliyordum ki hemen gitmezsem mutlaka onun yanını birileri kapacaktı. Beni yakalamaması için kaçmam gereken kişileri de unutmamalıydım tabi.
Otobüse bindiğimde yine hepsi karışık oturmuştu. Ah bu sefer de olmadı! Şimdi de tek oturan Min Yoongi'ydi! Jimin, Hoseok'la birlikte oturuyordu. Görünene göre de Yoongi'nin yanına oturmaya cesaret edebilen olmamıştı.
"Oturabilir miyim?"
"Oturdun zaten." Evet öyle yapmıştım.
"Kamp nasıldı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İYİ KIZLAR KÖTÜ ÇOCUKLARI SEVER -1
Fanfiction✔️ •10.06.2019• ✔️ Kendisini kusurlu gören bir genç kızın, tesadüfen tanıştığı "kusursuz" olarak adlandırdığı çocuğa karşı duyduğu aşkın hikayesi... İçinde; aile, dostluk, sahte arkadaşlık ve oldukça aşk barındırmaktadır. İyi kızlar kötü çocukları...