İnsan acı çekerdi,
İnsanlar acı çektirirdi.
İnsanlar severdi,
İnsanların sevdiğini yok ederdi.℘
Gülümsemek ne kadar da güzel bir şeydi. Şu hayatta kimse hak etmezdi fakat yine de gülerlerdi. Acınacak hallerine, haksızlıklara, ezilen birine... İnsanlar ne olursa olsun birilerine gülerlerdi.
Kimse iyi değildi.
"İyiyim." Diyen kimse de iyi değildi. Soğuk bir kış günü kimse kimseyi evine almak istemezdi. Fakat yine de iyi olduklarını savunurlardı.Aslında insanlar iyilerdi. Kendi başına bir şey gelmesin diye birileri yok ederlerdi. Nasıl iyi olmasındı bu insanlar? Birinin canını acıtan insan iyiydi. Çünkü başka hiçbir mahlukatın birinin canını dil ile almaya gücü yetmezdi.
İnsanlar üzülürlerdi. Bende üzülürdüm. Herkes kendi acısına bakardı. Kimse bir diğerinin yarasını sarmak istemezdi. Çünkü düşünürlerdi ki "benim yaram daha derin." Siktimin dünyasında kimse mutlu değildi. Şayet öyle biri var gibi görünürse o zaman bilin ki oyunculuk çok gelişmiş demekti.
Mart bitiyor ve Nisan yağmurlarının kokusu tüm şehri sarıyordu. Bu akşam zorla gitmemin gerektiği bir randevu kapının önünde bekliyordu. Her şey basitti. Her şey kolay...
İlişki iddialarını doğrulayacak ve gelen sorulara olabildiğince güzel cevaplar verecektik. Jeon Jungkook'un ilk defa adı ile şöhreti ile benliği ile görecektim. Belki bu benim için yeni bir şey olsa da annem ve babamın her gün karşılaştığı asıl Jungkook buydu. Ve annemin beni bir konuda uyardığı üzere Junggook'a Jungkook demeliydim. Bunun nedenini dahi sorgulamamıştım. Onun adı önemli değildi. Şayet ki benim dudaklarım da can bulacaksa hiç değildi.
Elbisem içime sinmişti. Bu sefer ben olmak istemiştim. Bu yüzden annemin benim için ayırdığı toz pembe elbiseyi dolaba geri yerleştirmiştim.
Siyah bilekten bağlamalı topuklularım ve çantam ile tamamen o güzel rengin büyüsünü üstümde yakalamıştım. Deri bir ceketi de elime alırken dudağıma yedirdiğim kırmızı ruja son bir kez göz gezdirdim. Kuyruklu bir eyeliner ve bol rimel ile gözlerimin en güzel halini almasını sağlarken yüzümün belirli yerlerine de highlighter geçmiştim. Fazla makyaj hiçbir zaman hoşuma gitmemişti. Kaş doldurmayı ve kat kat fondöten sürmeyi de hiç sevmezdim. Benim için makyaj yüzdeki renklilikti. Ve şu an yüzümde patlayan koyu kırmızı ruj benim için fazlası ile yeterliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Breath and Blood | lizkook¹
FanfictionKöşe başında sarhoş olmayı da seversin, anason kokulu dudaklarınla deli gibi sevişmeyi de... Taze bir günah gibi, pişman et beni işlediğim anda. Kıvılcım ol, kanıma sıçra. ateş ol, damarlarımı yak. Yangın ol, akılımı başımdan al. Bir sevda kılığına...