Deli misin?
Yada yaşıyacak kadar mutlu?
Kendinde misin?
Gözlerinden aşağı kan damlıyor.℘
-bölümde rahatsız edecek korku ve davranış örneği vardır bilginize bölümü yukarıdaki şarkı ile okuyabilirsiniz.-
Evim...
Aslında hakkında yapacağım bir sürü yorum vardı. Ama...
Beni bir şey engelliyordu...
Kafamı meşgul ediyordu.
Jeon Jeongguk...
Söylediği cümleler her zaman kafamı karıştırıyordu.
Benden önce kim onu ilki olarak tercih etmemişti. Şimdi düşününce Kris'i söylemem yani yalan söylemem yüzünün aldığı halden dolayı pişmanlık duyduruyordu.
Arabada hızlı bir şekilde gelmiş ve hiç konuşmamıştı. Dahası inmemi bile istememişti. Sadece önüne bakmıştı. Direksiyonu sıkmaktan parmak boğumları beyaza çalmıştı ve yüz ifadesi... Çenesini sıkıyordu. Günlerce korkarak baktığım yüzünün şimdi de nedeni bendim.
Eve gelirsek dubleksti.
Odaların sayısı yada büyüklüğü önemli değildi. Daha eve girmeden önce babamın ne yapmak istediğini anlamıştım. Zengin bir mühitte Seoul'e çok da uzakta bulunmayan bir yerden satın almıştı. İstenen şey hava atmaktı. İstenen şey üstümden prim yapmaktı.
İki katlı evde büyük bir bahçe ve bahçede ise bir ağaca sahiptim. Ne olduğunu düşünmemiş ve eve geçmiştim. Heyecanlı yada mutlu değildim. Aksine yüzüme bakan bir insanın bana soracağı soru "neden üzgünsün?" Den başka bir şey değildi.
Junggook aklımı fazlası ile kurcalıyordu. Beni sevdiğine inansaydım belki her şey daha kolay olabilirdi. Bu tavırlarının yada kıskanmasının nedenini anlamış olurdum.
Fakat onun istediği tek şey şirketinin geleceğinin iyi olmasıydı. Bu yardımlarının yada ne bileyim koruyup kollamasının nedeni de buydu.
Peki ya seni öpmesi?
Beni çekip öpebiliyor ve ben öptüğümde ise karşılık verebiliyordu. Onun uçkuruna düşkün biri olduğunu hiçbir zaman düşünmemiştim. Fakat benim şu hayatta tanıdığım insan kadar kadınla birlikte olduğuna emindim. Belki de bedenimi seviyordu...
İstediği tek şey bedenim de olabilirdi. Geçmişini bilmediğim ve beni iki yıldır tanıyan adamın bedenime karşı bir arzusu olduğunu düşünebilirdim. Verdiği yemin yüzünden bana dokunamıyor olabilirdi fakat bu yeminin bile neden olduğunu bilmiyordum. Bu bulmacaları kendi kendime çözmemin bir olasılığı yoktu.
Huzur kokan evin her bir tarafı renkli ve görkemliydi. Tam bir gencin isteyeceği kadar düzenli ve sportifdi. Her odayı gezmemiştim fakat evin diğer bölümleri şuanda bulunduğum salonu gibiyse korkulacak bir şey yoktu.
Dikkatimi çeken ilk şey...
Belki de beni en çok şaşırtan şey piyanomdu. Salonun küşesinde duran bembeyaz huzur kaynağım balkona açılan bir cam ve duvarın arasında kalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Breath and Blood | lizkook¹
FanfictionKöşe başında sarhoş olmayı da seversin, anason kokulu dudaklarınla deli gibi sevişmeyi de... Taze bir günah gibi, pişman et beni işlediğim anda. Kıvılcım ol, kanıma sıçra. ateş ol, damarlarımı yak. Yangın ol, akılımı başımdan al. Bir sevda kılığına...