❝Hurricane in my Heart❞

5.3K 406 275
                                    

Anlamakta güçlük çekiyordum,

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Anlamakta güçlük çekiyordum,

Bir insan nasıl hayatımı alt üst ederken mezarıma bir çiçek bırakabiliyordu?

Aklım sürekli bir yüz tarafından dolu oluyordu. Ne zaman gözlerimi kapatsam birinin yüzünü görüyor ve açtığım da ise onu arıyordu. Her köşe başından acaba o buradan geçecek mi diye düşünüyordum. Yada acaba onu görür müyüm sorusuna takılı kalıyordum.

Yüzümü güldüren adam yüzünü aklıma kazımış gibiydi. Beni bir kukla olarak görmesi sorun değildi. Ben zaten öyleydim. Fakat adını koyamadığım duygularım onun bana bakmasını asıl beni görmesini istiyordu. Bedenim daha önce hiç bir günaha bu kadar istekli olmamıştı. Beni sevmeyen birini hiç bu kadar istememişti. Benim kalbim hiç böylesine hızlı atmamıştı.

Sabahtan beri odamda oturuyor ve laptopdan haberlere bakıyordum. Her gazete de her dergide her sosyal paylaşım ağında ikimiz vardık. Ünlü olmayan iki kişiye göre medyada fazla bile durmuştuk. Elimi kavrayan eli ve beni kalabalıktan çıkarmaya çalışması bazı fotoğraflara yansımıştı. O çok iyi bir oyuncuydu. Eğer öyle olmasaydı bu fotoğraflardaki adamı gerçek zannedip beni sevdiğini düşünebilirdim.

Bu imkansızdı.

Kalbi taş olan adam küçük kızın ellerinden tutmayacaktı.

O küçük kızı asla sevmeyecekti.

Bir o gazete haberine bir diğerine bakıyordum. Hepsinde güzel çıkmıştık, birbirimiz ile uyumlu. O da siyahtı ve bende... Söylemesi güç ama ben kalbimin karardığını düşünmeye başlamıştım.

Bir kalbin siyah mürekkebe bandığını düşünün. Kalbim onu istediği her saniye o mürekkebe bulanıyor gibiydi.

"Lisa." Tanıdık ses tam karşımdan gelirken bilgisayarı hızla kapattım. Annesi ve babası tarafından yakalanan bir çocuk gibi hissetmiştim. Ben ona baktığımı bir başkası görsün istememiştim. Onu herkesten kendimden dahi kıskanmıştım.

"Hey sana kaç kere seslendim neden cevap vermiyorsun?" Masanın yanındaki koyu kahverengi koltuklara yayılan Kris benden bir cevap bekliyordu. Ve benim verecek bir cevabım yoktu. Daha sonra ise en kolay ve engebedsiz yol olan doğruyu söylemiştim.

"Dalmışım. Söyle." Bilmiyorum ama Kris bana o sözleri söyledikten sonra onu çok sevmeme rağmen ona karşı dikkatli olmaya karar vermiştim. Onu umutlandırmak istemiyordum. Kardeşim gibi gördüğüm insana nasıl bakış açımı değiştirebilirdim ki? O benim için dosttu. Sadece dost.

Breath and Blood | lizkook¹Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin