Bir selamı yakardı, içimde ki meşâleleri...
Bir gülümsemesi çözerdi, ruhumda ki düğümleri...℘
Tatlı bir esinti saçlarımı okşarken ellerim ile gülüşümü saklamak istemiştim.
Birkaç saattir içimdeki çocuk dışarıya çıkmış ve gönlünce eğlenmişti.
Jisoo, Jennie ve Chae-young ile Jungkook'un barına gelmiş, içkisiz kokteyllerimizi yudumlar olmuştuk.
Jisoo'nun anlattığı komik hikaye hepimizin gözünden yaş getirmişti. Chae-young ve Jennie, Jisoo ile ilk dakikadan iyi anlaşmış saçlarına bir düzine övgü yağdırmışlardı. Yeni kesimi ona çok yakışmıştı.
"Ah Dalgom ile Kuma'yı tanıştırmak istiyorum."
Jisoo köpeğine aşık bir insandı. Bunu sürekli ondan bahsetmesinden anlayabiliyorduk.
"İyi anlaşacaklarına eminim."
Chae-young ve Jennie hedefledikleri üniversiteleri kazandıklarını söyleyince kutlamak için bara gelmiştik. Jungkook evdeydi ve Tae-hyung'un geleceğinden bahsetmişti.
Arada bir onunla mesajlaşıyor ve yüzümü güldürmesine izin veriyordum.
Duşa gireceğim nefesim. Çıkınca mesaj atarım.
Tae-hyung gelmeden önce duş alacağından bahsetmişti zaten. Sadece tamam yazıp kızlara dönmüştüm.
"Keşke Jungkook da burada olsaydı. Onu çok merak ediyorum."
Jennie'ye biraz anlatmıştım onu. O da "senin gibi bir kızı güldürebilen erkeği merak ediyorum." Demişti. Beni böyle görmesine kızmamış veya tepki vermemiştim. Lisedeyken hep Kris ile takılır ve nadir gülümserdim. Bu tutumum yüzünden birçok insan benimle konuşmak istemezdi. Onları da anlıyordum. Kim sürekli somurtan bir insanı hayatında isterdi ki?
"Tae-hyung ile takılacağını söyledi."
Geçen isim ile Jisoo yerinde rahatsızlıkla kıpırdamıştı. Yüzünü ekşittiğinde ise göz göze gelmiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Breath and Blood | lizkook¹
FanfictionKöşe başında sarhoş olmayı da seversin, anason kokulu dudaklarınla deli gibi sevişmeyi de... Taze bir günah gibi, pişman et beni işlediğim anda. Kıvılcım ol, kanıma sıçra. ateş ol, damarlarımı yak. Yangın ol, akılımı başımdan al. Bir sevda kılığına...