Medya; Çağla.
Her insan sevilmek isterdi. Sevdiği insan tarafından kıskanılmak... Ben ilk defa gerçekten bunu bu kadar net hissediyordum. Tamam, bazen aptallığımın tuttuğu doğruydu ama Furkan'ın beni Enes'ten kıskandığını anlamayacak kadar da kıt akıllı değildim. Tabii bu kıskançlığın asıl nedeni neydi bunu henüz tam olarak çözememiştim ama bu da bir şeydir, değil mi?
Furkan'ın sözlerinin üstünden tam olarak kaç gün geçti hatırlayamıyorum. İki... Belki de üç... Bu pek de önemli değildi. Zaten bu süre zarfında çok bir şey de olmamıştı.
Ali ve Çağla hâlâ aynı durumdaydı.
Berke yine Didem'i sinir ediyor, Didem de ona katlanmaya çalışıyordu.
Ve ben. Çok bir değişiklik yoktu aslında. Yani Enes'le kantinde ve kütüphanede karşılaştığımızda yaptığımız kısa sohbetlerin ve Furkan'ın bunları görüp sinirlenmesinin dışında...
Şu an ise, edebiyat dersinde, Gizem hocanın bize verdiği ödevleri dinliyorduk.
"Peki hocam ödev arkadaşımızı biz mi seçeceğiz?"
Esra'dan gelen soruyla dikkatle hocayı dinlemeye devam ettim.
"Hayır. Ben grupları seçtim. Ve şimdiden uyarıyorum, ödev eşinize itiraz etmek, değiştirmek gibi bir durum söz konusu değil. Böyle bir şeye kalkışırsanız arkadaşınızla birlikte sıfır alırsınız. Beni biliyorsunuz, dediğimi yaparım. Şimdi," diyerek bordo çantasının içinden ödev kağıtlarımızı çıkardı. "Eşleri okuyorum... Hakan ve Buse."
Ödevleriyle ilgili kağıdı onlara uzattı.
"Berke ve Erkan."
Berke, "Hocam hayır ya! Ben bu cinsi bozukla ödev falan yapmam!" diye feryat edince Gizem hoca kaşlarını kaldırarak tehditkar bir bakış attı ve ödev kağıdını Berke'nin eline tutuşturdu.
"Okan ve Hale."
"Umut ve Furkan."
İsimlerimiz yan yanayken kulağa ne de güzel geliyordu ya...
Ödev kağıdımızı alırken sevincimi zapt etmeye çalışıyordum, aksi takdirde Gizem hocayı alnından öpesim vardı.
Kağıdı aldıktan sonra Furkan'ın gülümseyen yüzüne bakıp bende sakince gülümsedim. Aslında içim içime sığmıyordu ama belli de edemiyordum ki...
Kağıdı sıramıza koyup ödevimize bakarken gözlerim kocaman açıldı. "Masal yazmak mı?"
"Bence güzel bir şeyler çıkarabiliriz..."
Furkan'a döndüğümde bana gözleri kısılacak kadar büyük bir gülümseme sundu. İçim yine sıcacık olurken parmaklarımı gülümseyen dudaklarının üstünde gezdirme dürtüme engel olmak için ellerimi yumruk yaptım.
Parmaklarımla yüzünün her yerini gezmek gibi bir isteğim vardı. Ama acı gerçek şuydu ki, bu isteğimi asla gerçekleştiremeyecektim. O asla hayal ettiğim gibi bana aşk dolu gözlerle bakarken onu sevdiğimi söyleyemeyecektim. Onun elini özgürce tutamayacak, sarılırken arkadaştan öte olduğumuzu hissedemeyecektim.
Bazı şeyler hayal olarak kalmaya mahkumdu. Benim hayallerim gibi...
Yine dalıp gittiğimi Furkan'ın "Umut?" diyip eliyle yanağıma dokunmasıyla anlayarak kendime gelmiştim.
"İyi misin?"
"İyiyim, neden?" diye sorarken gülümsemiştim ve aynı anda gözlerimden birkaç damla yaş süzülmüştü. Ah, yine mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Arkadaşım
Novela Juvenil"Seviyorum ama susuyorum. Herkesten sakındığım sevgimin gözler önüne serilmesinden korkuyorum. Olmayacak bir hayalin peşinde sürükleniyorum. Ellerim, dizlerim paramparça, kalbim kırık. Ama yine de vazgeçemiyorum. Bu korkaklığım günden güne tüketse d...