-28- Aşk

3.1K 103 13
                                    

Medya; Enes.

Bu sabah, ilk defa birinin zoruyla değil de kendi irademle uyanmıştım.

Hâlâ uyuyan Çağla'yı odada bırakıp banyoya gitmek üzere kapıdan çıktığımda uyku sersemi fark edemeyerek babamın sırtına çarptım.

"Pardon." diyerek hemen karşıdaki banyoya girmek üzere hareketlendiğimde babam kolumu tutup durdurdu ve ciddi bir şekilde yüzüme baktı.

"Kızım?"

Devam etmesi için birkaç saniye yüzüne baktım ama bir şey söylemediğinde, "Efendim?" diyerek kaşlarımı kaldırdım.

Kolumu bırakarak derin bir nefes koyverdi dışarı. "Sadece sen olduğundan emin olmak istedim. Kâbus falan mı gördün?"

"Hayır ya," dedim hafif sinirlenerek. "Ne alakası var şimdi?"

"E kendi kendine uyanmışsın." dedi sanki çok olağan üstü bir şey söylüyormuş gibi şaşkınlıkla. Aslında uykuya ne kadar düşkün olduğum düşünüldüğünde haklıydı da... Beni uyandıracak her hangi bir dış etken olmadıkça, kendi kendime uyanmazdım. Bu çocukluğumdan beri böyleydi ve değiştirebileceğim bir şey değildi, ki zaten değiştirmek de istemiyordum.

"Sana da günaydın baba!" diyerek iğneleyici bir şekilde konuştum ve Çağla uyanmadan banyoda işimi halledebilmek için hızlıca banyoya girdim. Tabii babamın arkamdan seslenişini de duymuştum.

"Klozette otururken uyuya kalma yine!"

---

Yaklaşık yirmi dakika sonra hepimiz uyanıp hazırlanmış ve kahvaltı masasına oturmuştuk. Önümdeki krepi sanki hayatım ona bağlıymış gibi yerken Çağla'nın boğazını temizlemesiyle ona doğru baktım.

"Kemal baba bu akşam okul çıkışı Alilere gidebilir miyim? Çiçek teyze akşam yemeğine çağırmıştı da... Saat geç olmadan Ali bırakır beni eve."

Babam çayından bir yudum aldıktan sonra başını salladı. "Tabii kızım git... Ben de annenizi akşam yemeğine çıkaracağım zaten..."

"Romantik dakikalar diyorsun..." dedikten sonra göz kırparak kıkırdadım. Tabii bunu yapmamla birlikte annem adımı uyarırcasına söyledi.

"Utandın mı kız? Utanma, ben olduğuma göre romantik bir yemekten daha fazlasını yapmışsınız zamanında..."

"Ay edepsize bak sen!" diyerek neredeyse çığırdı annem. "Kemal hep sen şımartıyorsun bunu böyle!"

Babam gülüşünü bastırarak karizmatik bir şekilde -kesinlikle babam olduğu için öyle söylemiyorum- göz kırptı anneme. "Niye öyle diyorsun karıcığım? Haklı kız, o bizim aşkımızın meyvesi sonuçta..."

Annem gözlerini kocaman açarak yeniden bağırdığında mutfağı hepimizin kahkahaları doldurmuştu.

"Kemal!"

*

"Of! Çok sıkıştım! Umut sen bizimkileri bekle burada, ben hemen bir tuvalete gidip geliyorum."

Ben başımı sallarken o hızlı adımlarla okula doğru koşturdu. Okula biraz erken geldiğimizden daha sadece birkaç kişi vardı etrafta. Yerdeki çimlere oturarak bacaklarımı uzattım ve çantamı yanıma bırakıp sırtımı da okul duvarına yasladım.

Hafif bir rüzgar eserken başımı gökyüzüne doğru kaldırıp derin bir nefes çektim içime. Hava baharın geldiğini belirtir şekilde çok güzeldi. Tabii arada yaz yağmuru dediğimiz yağmurlar da yağıyordu ama mevsimin en sevdiğim zamanları bu zamanlardı.

Sevgili ArkadaşımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin