-22- Korkak

3.6K 114 8
                                    

Medya; Enes.

Ne var yani bir dakika bile yanından ayrılmak istemiyorsam?

Yatakta yan dönerek gülümsememi durdurabilmek için dudaklarımı ısırdım ama yanaklarımın ağrımasına neden olsa da, bunu engelleyemiyordum.

Eve geldiğimden beri aynı cümleyi defalarca kez düşünmüş, bu söz üzerinden onlarca ihtimal çıkarmıştım. Ama hâlâ ima ettiği şeyi tam olarak anlayamıyordum.

Aslında tahmin edebiliyor ama kendimi umutlandırmak da istemiyordum. Çünkü hayal kırıklığına uğrarsam, toparlanamazdım. Onu hergün görürken, bu kadar çok severken buna dayanamazdım...

Tekrar sırt üstü yatarak beyaz tavana baktım.

Aşk dünyanın en güzel duygusu derler ya hani... Her insan yaşayamaz, yaşayan da bir defa yaşar diye... Hiçbir şeye benzetilmez, hiçbir mutlulukla ölçülmez ya... Peki bu kadar güzel bir şeyse aşk, neden bu kadar acı veriyor?

Neden aşık olacağımız kişiyi seçemiyoruz? Yada bize aşkın getirdiği bu acıyı isteyip istemediğimizi neden sormuyorlar?

Belki de bu yüzden aşk bu kadar özel oluyor. Sen seçemiyorsun, sen karar veremiyorsun. Aşk seni kime savurursa, o düşüyor kalbine...

Yine durgunlaştığımı fark ettiğimde daldığım yerden kapı ziliyle ayrılmıştım.

Hızlıca yatağımdan kalkarken odadan koşturarak çıktım ve kapıyı açtım. Ama kesinlikle, kapıyı açtığımda Çağla'nın elindeki poşetleri yere attıktan sonra ağlayarak bana sarılmasını beklemiyordum.

"Çağla?" diye fısıldadım endişeyle. "Ne oldu?"

Geri çekilerek ıslak yanaklarını silmeye çalıştı ama nafileydi.

"Markette A-ali'yle karşılaştım. Poşetleri taşımak için yardım etti... Gelirken t-tartıştık." derken yeni bir ağlama dalgasıyla birlikte hıçkırarak kendini tekrar kollarıma bıraktı ve ben onu sakinleştirmek için saçlarını okşarken titreyen sesiyle devam etti.

"Sonra ona sarılmak istedim ama...." Bir hıçkırık daha koptu dudaklarından. "G-geri çekildi Umut. Ali asla beni geri çevirmezdi. Kavga ettiğimizde bile ona sarılmak istersem karşılık verirdi. Ama şimdi... İzin vermedi bile."

Ne diyeceğimi bilemediğimden ona daha sıkı sarıldım ve "Yanındayım..." diye fısıldadım. "Hadi içeri geçelim, biraz sakinleş. Sonra düzgünce bir daha anlat bakalım şunu."

-

Derin bir nefes alarak gözlerimden akan yaşları sildim ve ellerimi yeniden Çağla'nın saçlarına götürerek okşamaya devam ettim.

"Hâlâ seviyor görüyorum, kıskanıyor biliyorum. Ama affetmiyor Umut..."

Çağla'nın ağlamaktan çatallaşmış sesiyle söylediklerinin üzerine ona daha sıkı sarıldım. "Affedecek. Ne kadar sürecek bilmiyorum. Ama affedecek... Vazgeçmek yok. Beraber yapacağınız bir ödev var, bu fırsatı değerlendirmelisin. Pes etmeyeceksin."

Doğrularak ıslak yanaklarını sildi ve birden nereden geldiğini anlamadığım kararlı bir ifadeyle başını salladı. "Vazgeçmek yok. Gerekirse kapısında yatarım."

Kaşlarımı kaldırarak, "Abartma istersen." dediğimde omuz silkti ve bu gülmemize neden oldu.

*

Çaprazımdaki sandalyenin çekilmesiyle dikkatim dağılırken başımı kaldırıp yüzüne baktım.

Enes, "Selam..." diyerek gülümsedi. "Ne yapıyorsun?"

Sevgili ArkadaşımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin