-36- Ceyhun

1.9K 77 21
                                    

Medya, Ceyhun.

Çocukluğunun bir insan için ne kadar büyük bir önemi olabilirdi? Kararlarını, hayallerini ne derecede etkiler ve insanı ne derecede yönlendirebilirdi?

Benim çocukluğum çok güzel geçmişti. Güzel ve sevgi dolu bir ailede büyümüştüm. Öz kardeşim olmamıştı belki ama onu aratmayacak arkadaşlarım olmuştu. Küçük kalbimi dolduran başka küçük bir çocuğun sevgisini taşımıştım içimde yıllarca. Çoğu zaman ağır gelmişti ama hiç şikayet etmemiş, pişman olmamıştım. Bir kez bile vazgeçmeyi düşünmemiştim.

Benim çocukluğum bir balondu ve Furkan da bu balonu elinde tutuyordu. O olmazsa elimden kayıp giderdi geçmişim. Kaybolurdu anılarım...

"Ders bitti çocuklar. Gidip üstünüzü değiştirebilirsiniz."

Beden hocasının sesiyle herkes yaptığı esneme hareketlerini sonlandırmış ve soyunma odalarına doğru hareketlenmişti. Ben de bu sayede daldığım düşüncelerden kopmuştum. Sürekli kendimi Furkan'ı düşünürken bulmaktan alıkoyamıyordum. Ne kadar birlikte zaman geçirsek de, ona ne kadar yakın olsam da yetmiyordu bir türlü. Gittikçe doyumsuzlaşıyordum.

"Adam dur durak nedir bilmiyor ya! Yine haşatımızı çıkardı."

Çağla söylenerek yanımda yürürken güldüm. Salim hoca gerçekten de her derste bizi olabildiğince yoruyor ve bütün kaslarımızı ağrı içinde bırakana kadar durmuyordu. Ona göre tembel kaslarımızın çalışması ve birer robot olmadığımızı bize hatırlatması gerekiyordu.

"Söylenme sarışın. Senin bebek kasların iki hareket görünce şaşırmış olabilir." diyerek araya girdi Berke. Geçen günkü keyifsiz hali yok gibiydi. Ama yine de tamamen normale döndüğünü de söyleyemezdim. "Bir de bana bak." Kolunu sıkarak kaslarını ortaya çıkardı. Aynı zamanda kaşları da ritmik hareketlerle inip kalkmıştı. "Herkesin hayallerini söylüyorum."

Gülerek onu göğsünden ittim ve Çağla yüzünü buruştururken aynı anda konuştuk. "Herkesin değil."

Soyunma odasına girdiğimizde sadece Çağla'yla ikimiz vardık. Herkes giyinip çıkmıştı. Ben daha ayakkabılarımı bile yeni çıkarmışken kaşla göz arasında Çağla'nın hızlıca giyinip çantasını sırtına taktığını gördüm.

"Dur bakalım." dedim merakla. "Ne oluyor? Ne bu acele?"

Çağla gülerek nazlı bir tavırla omuz silkti. Yine Ali'yle bir yerlere kaçacaklarını çoktan anlamıştım. Uzun zamandır görüşmemelerinin acısını fazlasıyla çıkarıyorlardı. Bu açıdan onlara birazcık imrendiğimi inkar edemeyecektim. Kıvırcığımın provaları bitmek bilmiyordu son zamanlarda. Birbirimize aşkımızı yeni itiraf edebilmişken ona hala tam anlamıyla kavuşamamış olmak beni kıvrandırıyordu. Aynı sınıfta olduğum sevgilimi zor görür olmuştum!

"Ali ile bir yere gideceğiz. Aslında nereye ben de bilmiyorum. Sürpriz dedi. Ay çok heyecanlı!" Heyecanla yerinde kıpırdanarak sallandı ve yanıma gelip yanağımı sulu sulu öptü. Vakit kaybetmek istemeyen halini anlayışla karşıladım.

"Evde görüşürüz bebeğim."

O neredeyse sekerek uzaklaşırken arkasından seslenmekle kaldım. "Görüşürüz."

Ben de üstümü giyindikten sonra çantamı toparlamaya koyulmuştum ki soyunma odasının kapısı tıklatıldı. Şaşkınlıkla kaşlarım havalandı. Ortak bir soyunma odasının kapısını kim neden çalardı ki? Merakla bir iki adım atıp kapıya yaklaştım. Belki de beden hocamızdı...

"Gel..."

Kapı açıldığında içeri nefes nefese olan Enes girdi. Hızla içeri girip kapıyı kapattı ve sırtını da yaslayarak rahatlamışcasına bir oh çekti. O sırada onu şaşkınca izleyen gözlerim irice açılmış ve dilim tutulmuştu. Ne yapıyordu? "Enes? Sen... Senin ne işin var burada?"

Sevgili ArkadaşımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin