Medya; Umut.
Zaman. Müdahale edemediğimiz en önemli şeydi sanırım. Akıp giderdi ve elimizden gelen hiçbir şey olmazdı. Bu aralar çok hızlı ilerlediğini düşünüyordum.
Ne ara okul bitmişti ve biz ne ara büyümüştük? Mesela nasıl bu kadar hızlı nişan günüme gelmiştik?
Üzerimdeki kırmızı siyah elbiseyi aynadaki yansımamdan izlerken düşündüklerim bunlardı. Çok heyecanlıydım, gergindim. Çabucak geçen yıllara karşın şu önümüzdeki birkaç dakika geçmek bilmiyordu.
"Ay çok güzel oldun!"
Çağla'nın sesiyle ona dönerek eteklerimi havalandırdım. Aynı zamanda dizilerimi bükerek gülmüştüm. Çağla da bu halime kıkırdadı.
"Furkanlar gelmek üzeredir. Hadi içeri geçelim. Kemal baba delirdi yine... Sakinleştirsen iyi olur."
"Yine mi?" dedim bıkkın bir ifadeyle. Babam Furkanların istemeye geleceğini öğrendiğinden beri nazlanıyordu. Evet tam olarak naz yapıyordu! Bir çocuk gibi erken olduğunu ve istemediğini söylüyor, küsüp bir köşede oturuyordu.
İkinci defa kızını istemeye geliyorlardı, onu da anlıyordum ama biraz abartıyordu son zamanlarda. En son dün vermeyeceğim seni, söyleyin gelmesinler, deyince iyice çığrından çıktığını anlamıştım.
Salona geldiğimde somurtmuş bir ifadeyle kollarını göğsünde bağlamış, ceketini giymesi için ısrar eden anneme direniyordu.
Bu halini görünce içimden gülmek gelse bile ben de onun gibi kollarımı kavuşturup somurttum. "Neler oluyor baba?"
Beni görünce iyice koltuğa gömüldü. "Gelmesinler demedim mi ben size? Şuna bak, bir de süslenmişsin."
"Baba istemeye geliyorlar, nişan da olacak. Lütfen yapma. Hala bunu devam ettirdiğine inanamıyorum."
"Hah!" Sinirle doğrulup karşıma dikildi. "İnanamıyormuş Gülay duydun mu? Asıl ben inanamıyorum! Kızımız hemen babasını bırakıp gitmek istiyor."
"Baba..." dedim sesim ve tavrım yumuşarken. Uzanıp koluna dokundum. "Sizi bıraktığım falan yok. Sadece bir gün benim de bir yuva kurmam gerektiğini biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum heralde. Ama daha bir kızının şokunu atlatamamışken," Çağla'ya sinirli bir bakış attı. "Diğer kızını da bir adama verecek olan sen değilsin herhalde küçük hanım! Babayım ben baba!"
Gülümseyerek ona bir anda sarıldım. Babam bunu beklemediğinden olsa gerek bir an duraksasa da sonra o da bana sarıldı. "Biliyorum baba... Seni anlıyorum. Ama ben hep senin o küçük kızın olacağım. Yine ağlayınca sana koşacağım. Hep olduğu gibi doğum günlerinde sana pastayı yine ellerimle ben yapacağım."
Başımı göğsüne bastırıp daha sıkı sarıldım. Gözlerim yaşarmıştı. "Benim de bir ailem olsun istiyorum baba. Artık zamanı geldi. Bunu sen de biliyorsun. En çok mutlu olmamı isteyecek kişi sensin. Kızlarını vermek sana zor geliyor biliyorum... Ama bana destek olacağından da eminim." Başımı kaldırıp yüzüne baktım. "Değil mi?"
Babam dolu gözlerini benden kaçırıp saçlarımı öptü. "Evet meleğim..." İleride duran Çağla'yı da çağırdı eliyle. "Gel bakayım güzelim sen de buraya."
Çağla da geldiğinde ikimize birden sıkıca sarılarak başlarımızın tepesine birer öpücük bıraktı. "Siz benim canlarımsınız. Canlarımı başkasına emanet etmek zor geliyor, ondan böyleyim. Ama bakmayın siz bana. İyi çocuklara emanet ettim sizi, biliyorum."
"Ay kızlar makyajımız akacak tamam." dedi annem. Ardından elinde tuttuğu ceketi babamın eline tutuşturdu. "Sen de giy şunu artık be adam. Amma nazlandın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Arkadaşım
Novela Juvenil"Seviyorum ama susuyorum. Herkesten sakındığım sevgimin gözler önüne serilmesinden korkuyorum. Olmayacak bir hayalin peşinde sürükleniyorum. Ellerim, dizlerim paramparça, kalbim kırık. Ama yine de vazgeçemiyorum. Bu korkaklığım günden güne tüketse d...