-3- Biscolata Erkeği

5.3K 169 9
                                    

"Ağlama," diye fısıldadım telefonun diğer ucundaki Çağla'ya. "Ağlama Çağla..."

"Umut, canım çok yanıyor. Onun beni asla affetmeyeceğini bilmek canımı çok yakıyor."

İç çekerek odamın balkonuna çıktım ve kenardaki mindere oturdum. "Affedecek..."

"Hayır," dedi ve ardından burnunu çektiğini duydum. "Benden nefret ediyor."

"Senden nefret falan etmiyor Çağla. Ali hâlâ seni çok seviyor, bunu görebiliyorum." diyerek başımı gökyüzüne doğru kaldırdım. Yıldızlar gözler önündeydi bugün. Gökyüzü berrak bir geceye bürünmüştü.

"On sekizime bastığım gün defolup gideceğim buradan! Az kaldı, çok az..."

Burukça gülümsedim. Ben de bu günü bekliyordum. On sekizine bastığı gün babası onu Ankara'da tutamayacaktı ve Çağla'da yanımıza, ait olduğu yere geri dönecekti.

"Seni çok özledim." dediğimde iç çektiğini duydum.

"Ben de seni çok özledim. Bir buçuk ay kaldı. Geri döneceğim."

"Seni burada bekliyor olacağım." diyerek dolmuş gözlerimi kırpıştırdım ve bu gözyaşlarımın akmasına neden oldu. "Yatağın hazır bile."

Güldüğünü duyduğumda ben de gülümsedim hafifçe. "Geleceğim..." diye fısıldamasının hemen ardından, Murat amcanın -Çağan'ın babasının- sert sesini duydum.

"Gitmeliyim. Tekrar ararım, görüşürüz." diye panikle konuştuğunda kaşlarımı çattım. Umarım yine bir şey yapmazdı Çağla'ya.

"Tamam, görüşürüz. Kendine dikkat et."

"Sende..." dedikten hemen sonra telefonu kapattı. Telefonumu bağdaş kurduğum bacaklarımın üzerine bıraktım.

Islak yanaklarımı silerken derin bir nefes aldım. Çabuk dön Çağla, çabuk...

*

"Sonra da bu ikisinin farkını buluyorsunuz. Anladınız mı çocuklar?"

Matematik hocamızın yönelttiği soruya karşılık sınıftan onayladıklarını belirten mırıltılar yükselirken, önümdeki defterin karalanmış sayfasına yeni bir şekil daha ekleyerek iç çektim.

Aklım hâlâ Çağla'daydı. Sabah okula gelmeden önce aramıştım ama cevap vermemişti. Bu beni endişelendiriyordu. Murat amca ona bir şey yapmış olabilirdi. Yine... Pislik herif!

"Umut, iyi misin?"

Yanımda oturan Furkan kulağıma doğru fısıldadığında irkildim. Kulağıma çarpan ılık nefesi içimi gıdıklamıştı.

"Evet... Sadece," Hemen önümüzdeki sırada oturan Ali'ye bakıp duymayacağından emin olduktan sonra Furkan'a döndüm. "Dün Çağla'yla konuştuk biraz. Daha sonra babası çağırdığı için telefonu kapattık. Bugün aradığımda ise cevap vermedi. Sence Murat amca ona bir şey yapmış olabilir mi?"

Bakışları benim gibi kısa bir an Ali'ye kaydıktan sonra tekrar bana döndü. "Umarım yapmamıştır. Okuldan sonra bir daha ararız." diye fısıldadığında başımı salladım.

Umarım, bir şey yapmamıştır...

Ders zili çaldığında, herkes büyük bir rahatlamayla sınıfı boşaltmış, aynı şekilde biz de kantine inip masalardan birine oturmuştuk.

Hiçbirimiz konuşmuyor, öylece oturuyorduk. Berke ise hepimize tek tek bakıyor ve her birimizde bir şaşkınlık belirtisi gösteriyordu.

"Ne oldu size? Ankara'da gemileriniz batmış gibi." diyen Berke'ye baktı Furkan tersçe.

"Ankara'da deniz mi var lan?"

"Sorun da o ya," diyerek güldü. "O kadar vahim durumda görünüyorsunuz."

"Salak..." dedim gülerek. Bizi yine güldüren Berke olmuştu. Zaten hep o olurdu. Dağıldığımızda bizi toparlayan oydu. Kavga ettiğimizde barıştıran, üzüldüğümüzde güldüren... Berke, neşe kaynağımızdı.

"Pekala," diyerek oturduğum yerde hafifçe doğruldum. "Geçen gün Furkan'la pes oynadık." dediğimde Berke ve Ali gülerken Furkan homurdanmıştı.

Ben de gülerek devam ettim. "Kaybeden kazananın istediği bir şeyi yapacaktı ve ben kazandım."

Ali, "Ne istedin peki?" diye sorduğunda sevimlice gülümseyerek Furkan'a döndüm.

"Bana çikolatalı pasta yapacak." dediğimde gözleri tabiri yerindeyse fal taşı gibi açıldı.

"Ben?" dedi işaret parmağıyla kendini gösterirken. "Ben mi yapacağım?"

Başımı salladım. Ali seslice gülerek başını arkaya doğru yatırdı.

"Yalnız," diyerek araya girdi Berke. "Tam Biscolata erkekleri gibi olacak bu."

Gözümün önüne Furkan'ın o hali geldiğinde başımı hızla iki yana sallayarak kendime gelmeye çalıştım. Aksi takdirde kalp krizi geçirmem olasıydı...

Ali gülerek başını salladı. "Bundan olsa olsa 'Piscolata' erkeği olur."


Sevgili ArkadaşımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin