-31- "Unutmayacağım."

2.8K 101 12
                                    

Medya; Ali.

İnsan ağlamak isterken etrafa gülümsemek zorunda kalabiliyordu. En acınası durumlardan biri de buydu bana göre... İçinde fırtınlar koparken bile kimse bilmesin, anlamasın diye iyiymiş rolü yapmak... Bu yönden herkes iyi birer oyuncuydu hayatta.

Ağlamak istiyordum. Hatta bağırıp çağırmak neden diyerek Furkan'a hesap sormak istiyordum. Neden öptün beni? Neden özür diledin?

Ama kaçmayı seçmiştim. Yine. Bu yüzden aptallık ediyordum belki de. Biliyorum.

"Şşt! Maviş, gül hadi ama biraz. Çok çirkin görünüyorsun bak böyle."

Berke'ye doğru bakıp hafifçe gülümsedim ama yapmacık olduğu öyle barizdi ki Berke yüzünü buruşturdu.

"Iyh! Tamam demedim var say. O nasıl gülümsemek ulan, Joker bile daha güzel."

Uzanıp kolunu çimdiklediğimde acıyla ahladı ve kolunu geri çekerken gözlerini kısarak bana baktı.

"Dümbük!"

"Senin ağzın iyice bozuldu ha!"

Gözlerimi devirerek önüme döndüm ama hafif de gülmüştüm. Ne olursa olsun bir şekilde insanı güldürmeyi başarıyordu Berke. Bir şey yapmasına da gerek yoktu aslında. Öyle içten ve sıcak bir tavrı vardı ki insanı ister istemez etkisine alıyordu...

Dün akşam olanlardan sonra Furkan'ın yüzüne bile bakamayacağımı bildiğimden sabah erkenden Çağla'yla okula gelmiş ve Erkan'a yer değiştirip değiştiremeyeceğimizi sormuştum. İlk başta Furkan'la aramızda bir sorun olup olmadığını sorsa da ben anlatmak istemeyince üstelememiş ve o benim yerime geçerken ben de onun yerine, Berke'nin yanına geçmiştim. Furkan'ın sınıfa ilk girdiğinde benim Berke'nin yanında oturduğumu görünce öyle bir bakışı vardı ki... Asla unutamayacaktım. Anlatamıyorum ama... Çok dokunan bir bakıştı. Sanki yıkılmış gibi, kırılmış gibi...

Yasemin hoca, elindeki tebeşiri masasına bıraktıktan sonra iki kez el çırptı ve bununla birlikte sınıftaki hafif uğultu da son buldu. Hepimiz dikkatimizi ona verdiğimizde parmağıyla tahtada yazanları gösterdi.

"Yarın gideceğimiz kamp için getirmeniz gerekenleri tahtaya yazdım. Gelecekler bu eşyaları eksiksiz getirirse sıkıntı yaşamazlar. Özellikle çadırları unutmayın lütfen. Saat dokuzda herkes okul bahçesinde olsun. İki otobüs kalkacak ve üç gün kalacağız...Şimdi, sormak istediğiniz bir şey var mı?"

Berke anında hevesle elini kaldırdığında Yasemin hoca bıkkınca ona bakıp eliyle konuşması için işaret verdi.

"Hocam yemekler sizden değil mi?"

"Evet."

"O zaman şöyle güzel bir mangal hiç fena olmaz. Yani kebap falan da olur tabii fark etmez..."

Yasemin hoca gülerek kollarını göğsünde birleştirdi. "Emrin olur Berkeciğim. Başka bir isteğin var mı?"

"Valla hocam dönere de hayır demem..."

Ali hemen arka sıramızda Çağla'yla oturduğu için zorlanmadan hafif öne doğru eğilerek Berke'nin ensesine bir tokat patlattı. "Salaklaşma lan... Hocam kusuruna bakmayın siz bunun..."

Yasemin hoca sessizce sabır çekerek başını sağa sola salladı ve ardından Berke'ye hiç cevap vermeden derse geçti.

"Ne dedim ki lan şimdi ben?"

*

"Ya çok tatlı değil mi?"

İki basamak aşağımızda oturan kızlara bakarak kaşlarımı çattım. Kimden bahsediyorlardı ki?

Sevgili ArkadaşımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin