31 - Ruhum Sen

50.1K 2.7K 289
                                    


ARIZALI

YAZAR: ŞEHNAZ & GÜLŞEN

BÖLÜM: 31 ( Zaman Bizim! )

Not: Sakin bir Doğu okumaya devam edelim. Bakarız bir yerden o öfkesi gün yüzüne çıkar mazallah. Yorum ve votelerinizi esirgemeyin lütfen. Yaşamın Pençesinde'nin yeni bölümünde görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın. Seviliyorsunuz. :)

&&&&

İhanetin kelime anlamını bilen bir insanın kolay kolay dile getirmeyeceğini gayet iyi biliyordu Doğu. Birbirine seven iki insanın bir ilişki yaşamasının ihanet sayılması saçma değil miydi?

Doğu biriyle evli veya sevgili değildi. İnanç dışında başka biriyle ilişkisi olsaydı, evet ihanet etmiş olacaktı. Keza İnanç'ın da başka bir adamla ilişkisi yoktu. Kime, neye ihanet etmiş olabilirlerdi?

"Kime ihanet ediyormuşuz İnanç?" diye tekrarladı katı sesiyle.

Sinirlendiğini ve yanlış anladığını fark etti İnanç. Doğrulduğu gibi yatakta bağdaş kurarak oturdu. Sabırsızca bekleyen Doğu'ya açıklama yapmak ve kabul ettirmek zor görünüyordu. Ancak başaracaktı.

"Kendimize Doğu."

Beklediği cevabın ötesinde bir cevap alınca kızgınlığı anlamsızlığa dönüştü. İnanç'ı anlamak için bazen boş bir kafaya ve güçlü bir kelime haznesine ihtiyaç duyuyordu.

"Kendimize derken?"

İnanç burnunu çekerek düşünceli edasıyla gözlerini yuvasında döndürdü. Bu hareketiyle Doğu'yu etkilediğinden habersiz kelimelerini özenli seçmek için kendi içinde muhakemesini yaptı.

"Şöyle ki," diyerek gözlerini indirdi. Doğu'nun karanlık bakışlarıyla karşılaşınca konuşma cesareti kırıldı. "Öyle bakarsan, konuşamam Doğu." Gözlerini belerterek isyan etti.

Doğu nasıl baktığının farkında değildi ama giderek İnanç'a kapıldığının farkındaydı. Silkelenerek kendine geldi. "Evet, seni dinliyorum İnanç."

Yanlış anlaşılmalar olmadan evvel açıklamalıydı. Toparlanarak bütün odak noktasını Doğu'ya ve meraklı bakışlarına verdi. Merak ederken bile nefesini kesiyordu Üzeyir belası!

"Demek istediğim, geçmişimiz acılar ve kırıklarla dolu. Bizim bugün beraberliğimiz geçmişimize ihanet gibi. Sana göre belki tam tersi de olabilir ama yaptıklarını düşününce," diyerek duraksadı. Doğu'nun bakışları değişmeyince devam etti. "Şu an bu evde seninle aynı yatakta uzanmak yerine Bursa'da olmam gerekiyordu."

Kızmak yerine hak vermeliydi. İnanç açısından yaptıkları kendine ihanetti. Doğu açısından değildi. Zira onu sevmek ve benimsemek ihanet sayılmazdı. Nefretinden bir aşk küllenmişti. İnanılması güçtü ama doğrusu buydu.

"Haklısın." Diyerek derin nefesini üfledi Doğu.

Afallayan İnanç, haklısın cevabının kulağında yankılanıp durmasına hayret etti. "Anlamadım." Diye sordu.

"Haklısın, kelimesinin anlaşılmayacak nesi var bebeğim?"

İnanç'ın hayreti büyüdü. "Senin öfkene, sert cevaplarına, ani çıkışlarına, kırmana, ortalığı dağıtmana, şiddetine, hiddetine o kadar alışmışım ki. Böyle tekdüze sakin cevaplar vermen beni gafil avlıyor. Hiç beklemediğim hareketler bunlar."

Birileri Doğu değişecek ve sana öfkelenmeden önce hak vermeyi öğrenecek dese, İnanç gülme krizine girer ve asla itimat etmezdi. Şu an bile inanılmayacak kadar sakindi.

ARIZALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin