ALINTI
İnanç bahçede havuz başına sandalyesini ve tuvalini çekmişti. Boyaları fırçaları küçük sehpanın üzerinde kullanılmak için hazır bekliyordu. İçinden geleni fırçaya aktarmak istiyor ama o kadar karmaşıktı ki eli gitmiyordu. Önündeki boş tuval elleriyle bir nebze can bulmuştu.
Başlangıç istediği gibi olmadığından devamını getiremiyordu. Parmaklarını hareket ettirmesini engelleyen her neyse o engeli aşmak istedi. İç savaşına geri döndü.
Ne istiyorsun İnanç?
Kurtulmak istiyorum.
Neyden?
Sarsıntılardan.
Sarsıntılar... Nedenini bulmuştu. Peki ama sebebi? O sarsıntıların sebebi neydi?
"Seni gamlı baykuş gibi düşündüren sebep ne?"
Doğu bir menzil kadar uzağında elleri cebinde yine cezp edici gözleriyle izliyordu. İnanç bakışlarını içine çekti. Yüzünün her detayını özlemişti. Sorusunu cevaplamak istedi. Ancak o cevap kendisinde bile değildi.
Yalın sesiyle itirafta bulundu: "Bilmiyorum."
"Ne çiziyorsun? Yoksa yine beni mi?"
Hınzır bakışlarına içtenlikle gülümsedi. "Görmek ister misin?"
Doğu kafasını bir kereliğine sallayarak, yürümeye devam etti. Sandalyeyi kaptığı gibi İnanç'ın oturduğu sandalyenin arkasına çekti. Uzun bacaklarını iki yana açıp önündeki sandalyede oturan kıza daha rahat sarılmak için dibine kadar çekti. Kollarını karnına sararken, topuz yaptığı saçlarının altında boşlukta kalan zarif boynuna bir öpücük kondurdu.
Önündeki tuvale çizilmiş şekilleri anlamaya çalıştı. "Neden bu kadar karmaşıksın?"
İnanç karmaşıklığını hemen çözmesine şaşırmadı. Fırçayı bırakıp karnını saran ellerine sarıldı. "İçimde bir deprem var Doğu."
"Bunlar o depremin izleri mi?"
İnanç yüzünü görmediği ama sesiyle şifa bulduğu adama çenesini salladı. "Dışa vurumu."
Doğu acı çektiğini geç olmadan anladı. Boşlukta süzülen ruhunu varlığıyla doldurduğunu itiraf eden kadına yardımcı olacaktı. Boynunu bir öpücüğüyle daha buluşturdu.
"O depreme son vermek istiyorum."
İnanç ellerini daha sıkı sardı. Gözlerini yumup kafasını geriye yatırdı. Doğu ile arasındaki bütün engeller kalkmıştı. Kavgalar yerini anlaşmalara bırakmıştı ve şimdi yine ona şifa vermek istiyordu.
"Nasıl?"
"Beni önündeki tuvale çiz. O karmaşıklığın arasında. Beni buldukça o karmaşıklık son bulacak."
İnanç başka bir açıdan bakmasına hayret etse de sevmişti. "Yani benim karmaşıklığım senin yokluğun mu?"
- Yeni bölümde görüşmek üzere... :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARIZALI
Novela JuvenilArızanın ta kendisi olan adam DOĞU ÜZEYİROĞLU! Ne çok iyi ne çok kötü. Onu acımasızlaştıransa kardeşinin bir başka kıza ondan habersiz nakil edilen kalbi. Batu'nun kalbini geri almaya ant içtiği günlerin azabını ise yaşam çiçeği yeni oksijen almış...