ARIZALIŞEHNAZ & GÜLŞEN
BÖLÜM 38: YARINA KEFİL OLUR MUSUN?
Not: Yeni bölüm geldi. yine bol bol yorumlarınızı bekliyoruz. Olaylar hakkındaki tepkileriniz düşünceleriniz neler, bilmek istiyoruz. Bir de İLTİCA hikâyemiz var yayında. Okumayı unutmayın.
Neyden korkuyorsun, diye sorsalar hayal kırıklığı derdi. Hayat boyu bir şey yaşamayacaksın ve sen kendin seçeceksin deseler seçimi yine hayal kırıklığı yaşamamaktan yana kullanırdı.
Doğu Üzeyiroğlu hayal kırıklarıyla baş etmekten yorulmuştu. Düşmemek için kendine bile itiraf edememişken şimdi yaşamakla mücadele diyordu.
Bir hayal kırıklığı daha yaşamak istemedi.
"Nereye?" diye soran Ertu'nun sesiyle kendine geldi. Bilse bu kadar korkar mıydı? Hüsnükuruntulara kapılmak istemiyordu. Masaya bıraktığı telefonu aldı. Telefonu yanında götürmüş olmasını umdu. Cüzdanını markete gittiği için almış olmasını umdu. İzin vermediği tatlıyı gizlice almak için kaçmış olmasını umdu. Bütün umutları çaldırdığı telefon açılırsa cevap bulacaktı.
Cevap vermiyordu.
Doğu telaşlanmamalıydı. Ne yapacağını düşünmeliydi. Belki sessizde olduğundan duymuyordu. "Tatlı yemesini yasakladım. Gizlice almaya mı gitti acaba?" kendi kendine konuşuyor, aklını kurcalayan, kalbini sıkıştıran o korkunç ihtimali düşünmek istemiyordu.
Parmak basarsa yanardı.
Ertu gördüklerini kolay kolay hazmedemeyecekti. Üzeyir korku krizine girdiğinin farkında değildi ve kendi kendine konuşuyordu. İnanç için korkmasını anlıyordu. Lakin bu kadarı çok fazlaydı. Omuzlarından tutup sarstı.
"Doğu."
Doğu omuzlarını hızla silkip geri adımlarıyla uzaklaştı. Tekrar telefonu çaldırdı. Yine bir cevap alamadı.
"Sakin ol dostum. Neyden korkuyorsun bu kadar?"
Doğu sessizce fısıldadı. "Anlattıklarını duymuş olmasından."
Ertu avucuyla gözlerini kapadı. Lanet olsun, bunu düşünememişti. Babasının seçim yaptıracağını duymuştu. O zaman babasını mı seçmişti? Ertu yapmayacağını biliyordu. İnanç'a güveniyordu. Hastaneden her şeyi göze alarak Doğu ile kaçmışsa Doğu'yu bırakmazdı. Ya ailesi?
"Açmıyor lan telefonu!" tedirginliği milim milim kızgınlığa dönüştü. İnanç şimdi kapıyı tıklar diye bekliyordu. Tıklarsa haber vermeden gittiği için patlamak istemiyordu.
Böyle olmayacaktı. Bekleyemez, kapının tıklanması umuduyla olduğu yerde duramazdı. Korku kanını kaynatıyor, bütün yanlarını sararak Üzeyir tehlikesini ayyuka çıkarıyordu.
Ertu öfkelenmeye yüz tutan adamı nasıl zapt edeceğini kestiremedi. Bir dokunsa infilak edecekti. "Duymuyor olabilir."
Doğu tekrar aradı. Telefon meşguldeydi. Birileriyle konuşuyordu. Doğu hareketlendi. Biliyordu, konuşmaları duymuştu. Aramalarına bu yüzden cevap vermiyordu.
"Biriyle konuşuyor." Diyerek kapıya koştu. Ayakkabılarını ayağına nasıl geçirdiğini bilmeden, Ertu'nun anahtarı almasıyla iki küçük dostunu korkutup evden çıktılar.
Doğu asansörü beklemenin nefretiyle tutuştu. Ya gitmişse, sorusunu soramıyordu. Boğazını delen o yumruyu yutkunursa konuşabilecekti. Ne yaptığını anlasa kendini bu kadar çaresiz hissetmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARIZALI
Teen FictionArızanın ta kendisi olan adam DOĞU ÜZEYİROĞLU! Ne çok iyi ne çok kötü. Onu acımasızlaştıransa kardeşinin bir başka kıza ondan habersiz nakil edilen kalbi. Batu'nun kalbini geri almaya ant içtiği günlerin azabını ise yaşam çiçeği yeni oksijen almış...