Diğer bölüme gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz. Aynen böyle devam. (Sonsuz kalp emojileri sizin!) Yorumlar böyle devam ederse bölüm hızlı ve yine upuzun gelecek. Hadi bakalım saldırın yorumlara ve votelere.:)Ek güncelleme: Yine özelden atıyorsunuz yorumlarınızı. Ben size daha önce de söyledim buraya yapın yorumlarınızı arkadaşlar lütfen. Yorumlarınızı yaptığınız için bölüm bu hafta erkenden geldi. Yorum yorum diye tekrarlıyorum. Yorum yapmadığınız takdirde bölüm geç gelecek.
ARIZALI
ŞEHNAZ & GÜLŞEN
41: Tehlike Çanları
Beni yalnız bırakma...
Nükseden çarpıntıları saklamak hayli zordu. Kalbinin iyileşmek yerine giderek zayıf düşmesine engel olamıyor; sorunlardan ve sıkıntılardan kendince hayıflanıyordu. Şimdi bir sorun daha yüklenmişti omuzları.
Doğu, Amerika'ya gidecekti.
"Ne zaman gitmen gerekiyor?"
Cılız sesini, kederin gölgelediği çehresini çaresizce izledi Doğu. Onu bu durumda yalnız bırakıp gidecekti. Ne zaman döneceğiyse henüz muallâktaydı.
"Bugün biletleri ayarlayacağım. Ertu'nun da gelmesi gerek. İkimizin ortak işi."
İnanç asansör kapısı açıldığında adımlarını sürüyerek çıktı. Elinden tuttuğu adam da onunla beraber geliyordu. Muzo arkasına bakmadan gitmişti ve peşinden sakinleştirmek için Arda yol almıştı. Dostlarının hüznüyle dizlerinden olurken, felaket zinciri kancayı kendisine taktığından Doğu'nun gidişi de üstüne eklenmişti.
Kapının bıraktıkları gibi açık olduğunu fark eden İnanç ve Doğu göz göze geldi. İçeriden gelen kesik kesik ağlama seslerinden anlaşıldığı Şevval'in hâlâ kendine gelemediğiydi. Ki evde ikisi yalnız kalmıştı.
İnanç sık adımlarıyla eve girerek salona girdi. Gördükleri karşısında müthiş bir öfke duydu. Yaptıkları yüzünden Muazzez harap olmuş haliyle bu evden kaçarken, onlar hâlâ birbirlerine sarılacak kadar gamsızdı. Kırmış olmanın ehemmiyetine varmaktan kaçınıyor muydu? Kaçınmıyorsa izlediği yol hâlâ yanlıştı ve İnanç kızgınlığının kurbanı oldu.
"Muazzez gitti!"
Gecenin bir yarısı sessizliğini yırtan şimşeğin korkunç hissini, İnanç Gürmen'in yırtıcı sesiyle almıştı Doğu. Gördüğü manzaradan en az sevgilisi kadar rahatsız oldu. Muazzez perişan haliyle gitmişti.
Ertu ve Şevval birbirlerinden kopmuşlardı. Komşunun bahçesinden elmaları çalan iki çocuk edasında utanarak başlarını öne eğmişlerdi. Ancak ikisi de masum çocuklar değil birer erişkinlerdi.
Yaşadıklarının azameti altında bir karınca gibi eziliyordu. Gelen geçen basıyor ve canın yandığını umursamıyordu. Şevval canına kast etmenin günah olduğunu bilmese şu dakikalarda yaşamıyor olurdu. Ağlamasın diye Ertu sarılmasaydı belki kaçardı ve nereye gittiğini kendisi bile bilmezdi. Muazzez'in gidişini öfkeli sesiyle bildiren bir İnanç ile de yerin dibine böylece girmezdi.
Hayat güldürdüğü yüzünü yeterli görür gibi gözyaşlarıyla süslüyordu.
Muazzez gitmiş, Şevval takat kalmayan bedeninde ezilerek tükenmişti.
Gözlerini usulca kaldırarak hemen karşısında onları izleyen çifte baktı Ertu. İkisi de sinirli ve sıkıntılıydı. İnanç'ın soluk renginden kendine pay çıkardı. Dün Doğu'ya anlatırken Arda'yı unutmasaydı bugün Muazzez öğrenmezdi. Üstelik öğrense bile Şevval'i herkesin için sorgulamayacağı gibi İnanç'ı sağlığını tetiklemezdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARIZALI
Teen FictionArızanın ta kendisi olan adam DOĞU ÜZEYİROĞLU! Ne çok iyi ne çok kötü. Onu acımasızlaştıransa kardeşinin bir başka kıza ondan habersiz nakil edilen kalbi. Batu'nun kalbini geri almaya ant içtiği günlerin azabını ise yaşam çiçeği yeni oksijen almış...