26~ Kokun Diyorum

75.2K 3.8K 637
                                    


ARIZALI

YAZARLAR: ŞEHNAZ & GÜLŞEN

BÖLÜM: 26 (Biraz Daha Kokun...)

NOT: Öncelikle ARIZALI ailesi olarak hepinize Merhaba diyorum. Çok mu ciddi oldum? Neyse neyse uzatmayacağım ama şunu belirteyim gerçekten çok özledik sizi.:) Geç oldu ama çok şükür yazdık ve şimdi sizlere sunuyoruz. Umarım hepinize keyifle okursunuz. Uzun bir bölüm oldu onu da belirteyim.:)

Bu arada arkadaşlar ARIZALI için sizlerden kapak yapmasını bilen birileri varsa bize güzel bir kapak yapıp gönderebilir mi? Şimdiden teşekkür ediyoruz. Vote ve yorumlarınızı bekliyoruz. Yeni bölüm de görüşmek üzere. Yani yarın BERDEL'in yeni bölümünde görüşmek üzere..

KOCAMANNNN ÖPÜLDÜNÜZ.:)

Zaman durur, aklın yolu şaşar ve rayına sadece anılar düşerdi. Eskide kalmış birini görünce. Zaman karşına beklemediklerini çıkarır, zaman sana istemediğini yaptırırdı.

Zamanın mutlak yaratıcısı kaderini yazdırır, sana vaktin kadarını yaşatırdı.

Peki, Doğu nasibine düşen bu ana hazır mıydı? Kesinlikle hayır.

Bahadır... Baktığı an saniyeler Batu'nun varlığının olduğu anlara dönüyor, onun sesini uzaktan işitiyordu. Baktığında aynı kazada olmuş ama ölmemiş arkadaşının onu gördüğü için yüzündeki sevinci ve şaşkınlığı fark ediyordu.

Bir adım geriledi Üzeyir.

Sesin etkisiyle Ertu ile sohbetine ara veren İnanç usulca arkasına baktı. Yüzündeki sakin ifade Bahadır'ı görene kadar sürmüştü. Bahadır'a o kadar odaklı kalmıştı ki Doğu'yu görmemişti. Oturduğu yerden tutulmuş nutkuyla ayaklandı.

"Bahadır..." hayret dolu nidasıyla seslendi. Adımları heyecanla yanına sürülmüştü. "Sen nerelerdesin.." Batu'nun ölümünden sonra giden ve bir daha geri dönmeyen Bahadır'ı görmeyi bugün beklemiyordu.

Tıpkı onları izleyen Doğu gibi.

Bahadır'ın gözleri o an tek bir insana odaklandı. Kazadan sonra buradan kaçarcasına kendi memleketine gitmiş, okulunu başka şehirde okumuş, İstanbul'a ayak basamamıştı. Yediği, içtiği, güldüğü, üzüldüğü ayrı gitmeyen bir olan dostu öldükten sonra İstanbul iki yakayı bağlayan köprünün altında haşin dalgalarıyla boğan denizin bütünü olmuş, Bahadır'ı her defasında boğmuştu.

Adını seslenen İnanç idi ama Bahadır dostunun sesini işitiyordu.

Hemen bir adım ötesinde duran İnanç idi ama Bahadır onu görmüyordu.

İnanç'ın soluna göğsünün üstüne hafif dokundu. "Batu..." fısıltısı boğazından kupkuru yükselerek ağzından zoraki dökülmüştü. Batu'nun kalbi atıyordu. Batu'nun kalbi yaşıyordu. Avucuna çarpan ritimler onu sanki yaşatıyordu. Avuçlarının içi titredi.

Hafif dalgalı saçları Bahadır'ın yüzünü kapatıyordu. İnanç'ın boğazı düğümlendi. Kımıldamamaya ant içmiş yaprak gibi İnanç'ın yüzünde mimik oynamadı. Batu... Hala kalplerin ince sızısına sebep isimdi.

"Batu'nun, kardeşimin kalbi atıyor..." kahverengi gözleri dolu dolu yaşlarla birikti. Bakışları yavaş yavaş İnanç'ın donuk yüzüne döndü. "O yok ama kalbi var.." elini çekmek istedi. Sanki çekse Batu'dan bir kez daha kopacakmış gibiydi. Çekmese genç bir kıza ayıp olacaktı.

ARIZALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin