Not: Artık bu bölüme de lütfen votelerinizi yükseltin. Yorumlarınızı atın. Yorumlarınızı burada atmak yerine mesaj atıyorsunuz. Hayır anlamıyorum gizli saklı mı okuyorsunuz. Valla voteler yükselmezse bölüm atmam. Artık bu duruma geldik. Bölümler düzenli geliyor, araya uzun uzun zamanlar girmiyor eskisi gibi. Sizde artık bir el atın.
ARIZALI
ŞEHNAZ & GÜLŞEN
BÖLÜM 40: İHANET SANCILARI
Biriyle kardeş olmak için biyolojik bağa gerek duyulmazdı. Ruhların kırılmaz bir ayinle birbirini bulmasıyla başlardı. Huylar ve tavırlar benimsenince karşı taraf arkadaş olmaktan ötesine geçerdi.
Kötü günde imdadına ilk koşan dosttan sayılırdı. Mutluluktan ağlattığında o kırılmaz ayin ateşlenerek güç kazanırdı. Moral bozukluğuna anlık deli saçması hareketlerle sırf güldürmek adına şekilden şekle girince bağ kuvvetlenirdi. O andan geriye dudağında manidar gülüşü, gözlerinde iyi ki varsın ifadesi ve sıkıca sarıldığında birbirine kavuşan kalplerin sıcaklığı kalırdı.
İnanç ve Şevval tüm bunlardan çok daha fazlasını yaşamışlardı. Beraber ayağa kalkmışlardı. Birbirlerinin omuzlarına ağlamış, aynı tabağı paylaşmış, zaman zaman bir lokmanın kavgasını ede ede sonunda yine gülmeyi başarmışlardı.
Kız kardeş eksikliğini birbirleriyle tamamlamışlardı.
Mükerrer eden krizleri sonucunda gözlerinin içine bakmaktan muaf olduğu dostunu yoğun bakımdan çıkana kadar sabırsız bir acıyla beklemişti Şevval.
Lakin manevi anlamda kalbini bağışladığı adam sabırsız acısına saygı göstermemişti. Günlerce süren bekleyişi ya Muzo'nun omzunda ağlayarak yahut Ertu'nun korkma teskinleriyle güç bularak geçirmişti.
Ne var ki bu süreçte Kazım'ın telefonları ve kırıcı mesajları durmamış, izah ettiği her seferde yanlışını anlayıp bir özürle hatasını telafi ettiğini sanmıştı. Aslında Şevval'i kandırmıştı.
İnanç'ın uyandığı gün sevincini Kazım'ın kollarında yaşamak için evine gittiğinde hayatının şokunu yaşamıştı. O akşam lambası yanan odada beraber olduğu kadın kapıyı ona açmıştı.
Şevval üzerinde Kazım'ın tişörtü ve altında kısacık görünen şortu hatırladıkça gülüyordu. Yayvan ağzıyla buyurun diyen kadının ev sahibi tavrını unutamıyordu. Hafızasını kaybetse unutamayacağı tek an kapı önünde aldatıldığını öğrendiği an olacaktı.
Kazım kapıya altında şortuyla çıkınca ipler kopmuştu.
'Sende mi?'
Hayal kırıklığından ufalanmış bir toz zerreciğine dönüşmüştü. Bel altı vuruşların üstesinden kolaylıkla gelmeyi başaran Şevval bu sefer sağ çıkamamıştı. Kazım'ın yüzüne tükürecek aklı da kaybedince evine dönmüştü.
İnanç'ın uyandığı sevincini yaşayamamışken, aldatılmanın darbesiyle alt üst olmuş, uykusuz geçirdiği gecenin sabahında kendine gelebilmişti.
'Benimle ilgilenmiyorsun Şevval.'
Benimle ilgilenmediğin için seni aldatabilirim demeye getiren adama bu saatten sonra ne diyebilirdi?
Hiç!
Tekmeyi kendi yiyip dizlerinin üstüne düştüğünden bir tekme indirememişti. Ta ki diğer gün Ertu kapısına gelip hastaneye götürmek için alana kadar. Aldatılmış kadının acısına ilk ortak başlarda asla anlaşamadığı, son günlerde ise neredeyse yanından ayrılmadığı adam olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARIZALI
Novela JuvenilArızanın ta kendisi olan adam DOĞU ÜZEYİROĞLU! Ne çok iyi ne çok kötü. Onu acımasızlaştıransa kardeşinin bir başka kıza ondan habersiz nakil edilen kalbi. Batu'nun kalbini geri almaya ant içtiği günlerin azabını ise yaşam çiçeği yeni oksijen almış...