Eski Defterler

215 54 482
                                    

Akşamın son ışıkları gökyüzüne veda ederken, taş kaldırımlı dar sokağın en sonundaki kagir evin küçük bahçesinden içeri girip,son bir defa omzunun üzerinden arkasını kolaçan eden adam, titreyen elleriyle anahtarı kilide soktu.Kapı her zamanki gıcırtısıyla açılmadan önce tedirginliği artmıştı.Yaklaşan ayak seslerinin arayı kapattığını biliyordu.Hızla içeri girip, kapıyı kapattı ve işe yaramayacağını bile bile  arkasındaki demir sürgüyü çekti.

Acele etmeliydi.Tahta merdivenden hızla çıkıp,  bir yatak, pencere kenarındaki bir masa ve tek ayağı diğerlerinden kısa olduğu için altına kağıt sıkıştırarak dengesini sağladığı tahta bir sandalyeden ibaret yatak odasına girdi.Perdeyi hafifçe aralayarak, bahçeye göz attı.Boş görünüyordu ama görüntüye aldanmaması  gerektiğini uzun zamandır biliyordu.

Kapüşonunu indirip, terden ıslanarak alnına yapışan saçlarını geriye itti.Montunun içinde, kolunun altına sokuşturduğu beze sarılmış emaneti dikkatlice yatağın üzerine bıraktı. Yatağı yavaşça çekip, yatağın tam arkasındaki duvardan bir tuğlayı yavaşça oynatıp,yerinden çıkarttı.Fare kapanını yoldan çekti. Dikkatlice beze sarılı emaneti oyuğun  derinlerine doğru ittirip sola kaydırdı.

Evet burayı keşfetseler bile baktıklarında boş görünecekti.Tabi içeriye el atıp, sağı solu kurcalamazlarsa, belki bulamazlardı.Fare kapanı gibi basit bir engel onları ne kadar oyalayabilirdi ki?

Alt kattan gelen sesleri duyunca tuğlayı hızla yerine koydu.Gelmişlerdi.Yatağı yerine ittirip, her zaman yanında taşıdığı hançeri belinden çekmeye yeltenmişti ki, tam arkasındaki derinden gelen nefes sesiyle buz kesti.Sırtı dikleşerek,kasıldı.

Son günlerde hızla aralarında yayılan söylentiyi teyit eden tek şeyin bu odada, birkaç adım gerisinde olduğunu tüm varlığını kaplayan ürperme hissi doğruluyordu.

" Merhaba kardeşim "

Soğukkanlılığını koruyarak arkasını döndü. Irisleri kor gibi yanan , sarıya çalan kehribar tondaki gözler,ifadesiz bir soğuklukla gözlerine dikilmişti.Aynen hatırladığı gibiydi.Saydam denebilecek kadar beyaz teni, mermer kadar parlak ve transa sokabilecek kadar ışıltılı bir hareyle sarmalanmış gibiydi.Düzgün burnu ve Rodin'in muazzam ustalığının eseri gibi görünen dudakları,köşeli ve güçlü yüz hatlarıyla,  sunaklarda azizlere ruhani hezeyan geçirten, günahkar her ruhu gözyaşlarıyla kefereye yönelten muazzam güzelliğiyle ,Yaradanın hayranlık uyandıran şaheser tasarımının ete kemiğe bürünmüş haliydi. Son derece pahalı bir takım giymiş ,insani her tür lüks ve gösterişi klas bir zerafetle üzerinde taşıyan bir paradokslar karmaşası. Kendindeki sade ve gösterişsiz halin taban tabana zıttıydı

" Gerçekten dönmüşsün. "

" Gerçekten hiç değişmemişsin, Sariel."

Odadaki sadelik ve basitlik onu iğrendiriyor gibiydi.Gözleri sıkıntıyla etrafta gezinmiş, ilgisini çabucak kaybederek, yeniden Sariel'e dikilmişti

" Tam seni bulmayı beklediğim gibi bir yerdesin."

Sariel kendisine doğru bir adım attığını görünce ,elinde olmadan geriye adeta kaçmış,masaya çarpmıştı.

" Nasıl buldun beni ?"

Dudaklarındaki tebessüm mekanikti.Sanki  hafızasının derinliklerinden duruma uygun  insani tepkileri seçse bile kopyalarken, antrenmansız kalmış biri gibi acemice yapıyordu.

" Sandığım kadar kendini gizleme konusunda iyi değilsin.Insan gözleri kadar kör olmamı beklemiyorsun değil mi kardeşim ? "

" Tabi ki hayır da.." diye kekeledi.

Kadim Ittifak #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin