VE GÖK YARILDI O GECE

82 12 198
                                    

  YEŞİL PERİ

" Apsent, insanın özünün afrodizyağıdır. Apsent'in içinde yaşayan yeşil peri  ruhunuzu ister...Ama burada benimle güvendesin.
               Bram Stoker's Dracula "

Gökte iki ay belirdi. Biri kan rengine kesmiş, diğeri soluk mavi. Yıldızların bile dehşetinden saklandığı uğursuz bir sisin inadına gece göğünde parladılar. Inanan ruhlar dizlerinin üzerine çöktü,kamçılayan korkularının, yer yer kanlı cinayetler işledikleri ruhlarının düşen cesetleriyle birlikte. Çoktan ölmüş olduklarından habersiz ölü ruhların sahipleri ise  bihaber seyre daldı büyülenmiş gibi çatırdayarak aralanan sonsuz acı ve alev çukurlarının mühürlenmiş kapılarının açılmasını.

Anthony Barnes, korku içinde gece duası için bu kez odalarının yanlız inzivasından çıkıp, mihrabın önünde dualar eden rahibeler ve kilisenin rahibiyle  ilk defa yüreğinin derinliklerine ulaşan ürperme hissiyle beraber tek bir kişinin Babilin kuleleri gibi yıkılmış inancının terk ettiği ruhu için okudu dualarını.

Daha fazla içindeki dürtüye karşı koyamayıp, hayatında tanıdığı en inatçı kadının yanına gitmeye karar verdi. Nedense Buket'in dediğinin tam tersini yapıp, tek başına gideceğini hissediyordu. Bunu kişisel meselesi yapan kadın kapanmamış hesabı görmeye giderken kimseyi tehlikeye atmak istememişti. Anthony Barnes bunu adı gibi biliyordu.

Karanlığın içinde, sabırla on yıl önce kendine hiç anlatmadığı korkunç şeyleri yapan işkencecisinin canını almak için bekliyordu. Anthony  o lanet ünvan  maçına çıkarken kendini o ringden kazıyacaklarını, belki de bir morgun soğuk bir bölmesinde cesedinin son molasını vereceğini hissettiği gibi  bunu da yüreğinin derinliklerinde hissediyordu.

Buket bu geceki karşılaşmayı en ağır şekilde ödeyecekti. Anthony Barnes inancına sığınmak istiyordu bunun tersi olması için. Attığı her adımda hissetmemesi gerekenleri içinde uyandıran kadını bu aşamada karşısına çıkaran kaderin inancını  zayıflattığını hissederken onu kaybetmesinin ruhunda yaratacağı boşluğu düşünmekten kendini alamıyordu.

Buket 'le haritada işaretledikleri altıncı cesedin bırakılacağı altıncı noktaya doğru yaklaşırken zorla bulabildiği altıncı taksiye binmiş olması bile ürperiyordu rahibi.

Bir inanan olarak işaretleri görmeye koşullandırdığı zihninde rakamların bir anlamı olmadığına ve popüler kültür dayatması bir uydurma miti referans almaması gerektiğine kendini ikna etmeye çalışıyordu.

Şehrin dışındaki ormanlık alanın girişinde taksiden indiğinde
Buket'in sisle kaplı korkutucu ve kıyamet sonrası tenhalığındaki ormana kıyamet öncesi bir dünyanın üzerini örten kıyamet başlangıcı uğursuz gökyüzü altında  gelmesinin deli işi olduğunu düşünüyordu.

Cep telefonunda çektiği haritanın resmindeki işaretli bölgeyi bulmak için konum bildirimini açmıştı. Dümdüz ilerlemesi gerekiyordu bir müddet. Sık ağaçların arasında ilerlerken bir taraftan da güzergahını kontrol ettiği cep telefonu cızırdamaya başlayınca duraksadı.

Ormanın içinde, şehirden bu kadar uzakta sinyal almakta sıkıntı yaşaması normaldi. Anthony Barnes en azından böyle olduğunu düşünmek istiyordu. Günlerdir şehrin üzerine çöken kasvetli ve boğucu, sonun yaklaştığını hissettiren gergin atmosferden, hayvan ölülerinden ve şimdi de gökten her şeyin hayal ürünü olmadığını gözler önüne seren iki tane  aydan kaynaklanan bir paranoya yaşamak istemiyordu.

Telefonu tamamen kendini kapatıp, tüm uğraşılarına rağmen açılmayınca içini kemiren paranoyayı bedenini istila ederken buldu. Sanki takip ediliyordu.

Kadim Ittifak #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin