Lanetli varlığını sonsuz azap ve Pompei'nin kan ve alevlerden hasat ettiği külle yakıp kavurduğu korkunç ızdıraplara tutsak bir uğursuzluğa kurban veriyormuş gibi biçip geçmek istiyordu.Duymak istemiyordu.Kendi gözlerini elleriyle oyup çıkartmak, lanet göğüs kafesinin içinde insan duyguları ve ruhuyla mühürlenmiş olarak atan o küçücük kas ve et parçasındaki hayat pompalayan damarları hunharca delik deşik etmek istiyordu.
Aşık olduğu kadının güçten düşmüş bedeninin günlük olmasını geçmiş, aralıksız anlarda maruz kaldığı acılar içinde çaresizce attığı çığlıklarına, kendini mahvettiği kramplarla kıvranmasına ve fetüsün sığmak için genişletirken kemiklerini kırıp, dokularına parçalayarak kendine daha geniş konaklama alanı yarattığı rahminin içinden gelen yırtılma seslerini duymaya bir yere kadar dayanabilmişti.
Acıdan bayılan Irmak'ın geceliğini kıpkırmızı bir tuval gibi kana boyanan çarşafı değiştiren Serap ve Irmak' ın fiziki durumunu kontrol altına alıp, yaralarıyla ve yırtıklarıyla ilgilenen Bulut'u odada bırakıp, bahçeye kendini attığından beri tahminen yarım saat ancak geçmişti.
Acıyan göz kapaklarını kapatırken, az önceki dehşet anlarını silebilecekmiş gibi parmakları sert darbelerle sağa sola fırça gibi dokunuşlar bırakırken, kulaklarındaki acı dolu çığlıklar akıl bağlarını kopartmak üzereydi.
Tek bir iyi anı hatırlamak için zorluyordu kendini.Içinde artık zincirlerinden fırlayıp çıkmak isteyen gazap dolu karanlık canavarını dizginleyecek bir anıya muhtaçtı.Zihninin delilik eşiğindeki labirentlerinde her hatıra parçası saklambaç oynuyordu sanki ama Kayra onlara rahat vermemeye niyet etmişti.
Kafese kapatılan ve yarası kızgın şişlerle dürtülen yırtıcı misali kurtulamadığı gazap dolu çaresizliğinde boğulurken, asırlar öncesinde kalmış bir anıdan gelen cennetten bir şarkının melodisi gibi bir gülüşü zihninin içinde duydu.
Güneşin henüz terk etmediği yeryüzünü yumuşak turuncu tonlarla boyadığı o akşamüzeri kollarının arasındaki kızı öptükten sonra, onun güzel yüzünü gölgeler seren ipeksi bir örtüyü andıran kirpikleri aralanmıştı. Büyülenmiş gibi gözlerini alamadığı parlak harelere eşdeğer güzellikteki dudaklarından dökülen neşeli bir gülüşe karışmış rüyalar aleminden gelirmiş gibi çıkan yumuşak fısıltıyla tam kalbinin ve ruhunun titremesine sebep olan itirafı duymuştu kulakları.
" Ben her ömürde ve hayatta sana aşıktım bence Kayra.Ve hep öyle kalacağımı biliyorum.Kader çünkü bu ve bunu ruhumda hissediyorum. Sen de hissediyor musun ?" demişti Irmak.
" Hissediyorum." demişti.
" Ama neden üzgün bakıyorsun ki o zaman ?"
" Öyle mi bakıyorum?"
Irmak 'ın sıcacık parmak uçları dikkatli bir itinayla yüzünde gezinmişti.
" Ve korkarmış gibi." diye eklemişti kız.
" Korkuyorumdur belki."
" Neden korkuyorsun ? Seni bırakıp gitmemden mi yoksa beni bırakıp gitmekten mi ?"
" Kaderin bunlardan ibaret olmasından."
Irmak' ın karmaşık bir problem gibi kafası karışarak irkildiğini görmüştü.
" Ama sen değiştin.Artık elin kolun bağlı değilsin.Varlığın erşeyden ve herkesten daha üstte artık."
Kayra masum bir inançla kendine bakan gözlerine daha fazla bakmaya dayanamayıp, kızın üzerinden çekilip, kendini yanına atmıştı.Gözleri yüksek tavandaki avizeye dikilmişti.Irmak ondan tarafa dönüp gözlerini yüzüne dikmişti ama kendinde ona bakacak gücü bulamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadim Ittifak #wattys2019
FantasyOnlar tarihin yazılmaya başlamasından çok daha uzun zamandır buradalar.Unutuldular . Affedilmediler.Cezalandırıldılar Hesapl aştılar. Araya karıştılar.Fark edilmeden yaşadılar.Ve en eski düşmanları birer birer onları bulup avlamaya başlayınca oyun...