Irmak damarlarında pompalanan kanın asit yakıcılığındaki gezintisi ile hücrelerine dek kavuran hararetle küle dönmekten korkarak kendini buz gibi ayaza kesmiş bahçeye atmış, üstleri ince, zarif bir tülle örtülmüş gibi bembeyaz bir kırağı tabakasıyla kaplı çimlerin üzerine yalınayak basarak vücut ısısını düşürmeye çalışıyordu.
Dudakları asırlardır tek bir damlaya vuslat hasretiyle kurumuş bakir topraklar gibi çatlayıp,canını yakacak bir gerginlikle şişmiş ve kıpkırmızı bir kan tabakasıyla boyanmıştı.
Ayaklarının altında ateşe sıçrayan buz parçaları gibi çatırdayan kırağı tabakasının verdiği ferahlama hissi hızla düşen ateşini bana mısın demeden harlarken aşırı derecede gerginleşen karnının üzerinde koruyucu bir tavırla gezdirdiği parmakları şimdiden kendini nasıl olduysa hissettirmeye başlayan bebeğini adeta okşuyordu.
Bu kadar kısa bir sürede varlığını capcanlı hissettirmesinin normal şartlarda imkansız olduğu içindeki hayat kıza karmakarışık hayatında kaderin bir mucizesi gibi geliyordu .
O geceye dair yaşadığı ne varsa capcanlı bir film sahnesi gibi sürekli gözlerinin önünde cereyan ederken içinde büyüyen bebekten daha hızlı büyüyen özlemle
Kayra'yı istiyordu.Ona kayıp bir parçası gibi aitken daimi bir koparılma yaşamak zorunda kalmaktan bezmişti . Hayatındaki herşey dönme dolap gibi aynı noktaya gelip duruyordu. Tek değişen faktör özgür kaldığı anlardaki mahkumiyetini yaşadığı farklı evlerdi. Tek değişmeyen faktör ise bu süreçte yüzünü gördüğü tek kişi olan Bulut'tu.
Aniden giren kramplarla iki büklüm olarak olduğu yere çöküp kalan kız kıvranmaya başlamıştı. Gözeneklerinden fışkıran boncuk boncuk korku ve acı kokteyli ter damlacıkları tenini baştan ayağa narin çiçek yaprakları ile yağmur sonrası bir türlü vedalaşamayan su damlacıkları misali kaplamıştı.
Kesik kesik nefes alıp, çığlık atmamaya çalışırken her seferinde olduğu gibi Bulut'u dibinde bulmuştu. Buraya geldikleri günün geceye evrilen saatlerinde bu kriz ilk kez uykusunda yoklamıştı kızı. Takip eden günlerdeyse ara sıra beklenmedik zamanlarda kendini hissettirmeye devam ediyordu.
Irmak yanında Bulut'un olmasına bu yüzden mutluydu. Hem doktor oluşu, hem de türüne özgü muazzam enerji alanıyla kıza bir nevi sığınak olmuştu.
Irmak yerden bir parça tüy gibiymiş gibi rahatlıkla kaldırılıp, içeri taşındığını hissederek acıyla sımsıkı yumduğu gözlerini bir parça aralamıştı. Bulut onu kucağına almış, evden içeri dikkatlice taşıyarak salondaki camın önünde duran kanepeye bırakmıştı .
Boydan boya duvarı oluşturan cam evin dibinde olduğu uçuruma ve karşı dağın yamacını kadife bir örtü gibi kaplayan ormana bakıyordu. Irmak bedenine hızla sızarak acıyı defedip, karışık bir yumak gibi düğümlenmiş spazmlarını ve krampları kolayca çözen enerji akımıyla rahatlayıp, gözlerini tamamen açtığında gördüğü bu enfes manzaraya bir daha aşık olmuştu.
Gözleri hızla ve minnettarlıkla, azur mavisinin muhteşemliği ile süslenmiş nadir bir çift mücevher kadar nefes kesici güzellikteki gözlerle buluşmuştu. Kızın gevşeyen yüzünün bembeyaz bir tuval gibi hızla tatlı ve sıcak tonlardaki renklerine büründüğünde acı çekmediğinden emin olan Bulut'un granit bir kaya kadar sertleşmiş kusursuz yüz hatları da gevşedi.
Siyaha çalan lacivert endişesi gözlerinin irislerinde ışıltılı azur mavisi mutluluğuna dönmüştü. Irmak halen karnının üzerinde durup, teninden içeri masmavi bir ışıkseli akıtan ellerinin üzerine ellerini koyduğu Bulut'un gözlerine onu ikna eder gibi baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadim Ittifak #wattys2019
FantasyOnlar tarihin yazılmaya başlamasından çok daha uzun zamandır buradalar.Unutuldular . Affedilmediler.Cezalandırıldılar Hesapl aştılar. Araya karıştılar.Fark edilmeden yaşadılar.Ve en eski düşmanları birer birer onları bulup avlamaya başlayınca oyun...