2 Kardeş 1 Kadın

94 11 274
                                    

Pencereden içeri sızan uğursuz kırmızılığı ile ürpertici bir yanlızlık hissine bürünmüş gecenin çiy aydınlığı uykuya dalmış kızın güzel yüzüne vuruyordu.

Yorgunluk ve yaşadığı strese dayanamayan bedeni gelir gelmez uykuya teslim olmuş Irmak' ın derinden gelen nefes seslerine karışan huzursuz kabusunun sebep olduğu iç geçirmeleri sessiz odanın içinde asılı duruyordu.

Üstünü bile değiştirmeden kanepede uyuyakalan kızın yanına gitmekten özenle imtina eden Bulut  salondan gelen çığlık sesini duyunca iç çekişmesini bir tarafa bırakıp, kızın yanına gitmişti.

Irmak'ın korkutucu bir kabusun içine yuvarlandığını anlaması  bir saniye bile sürmemişti. Kaşları çatılmış halde kafasını sağa sola sallayan kızın alnını kaplayan soğuk ter damlacıkları kristal parçacıklar gibi parlıyorlardı.

Yumruklarını o kadar sıkmıştı ki tırnakları avuçlarının içine batmıştı. Anlaşılmaz mırıltılar çıkartan Irmak  ikinci bir çığlık kopartarak sıçrayarak kalkmış ve  kanepede nerede olduğunu algılayamayan gözlerle etrafına bakınmıştı.

" Kabus görüyordun. Korkma."

Irmak onun varlığını fark ederek irkilmiş, korkuyla gerilen yüzü Bulut'u seçince gevşemişti.

" Bulut..sen miydin ? "

" Evet. Başka kim olabilir ?"

" Ben..ben bir an unuttum da..."

Bulut kızın elini kalbine götürüp, sakinleşmeye çalıştığını ve gözlerini kapattığını fark etti. Tam zamanıydı. Şu anda onu yapması gerektiği gibi kolayca alt edip, işini bitirebilirdi. Narin boynunun kırılması için ufacık bir baskı uygulaması yeterliydi.

Onun yerine su getirip, uzattı kıza.

" Iç bunu. Iyi gelir."

Irmak suyu alırken parmaklarının değdiği parmaklarını hızla çeken Bulut'un tepkisine şaşırıp, kucağına düşen su şişesini aldı.

" Tamam doktor, yaparım."

Bulut tepki vermeden ona bakarken Irmak gülmeye başlamıştı.

" Espriden hiç anlamıyorsun biliyor musun ?"

" Espri yapamıyorsun hiç biliyor musun ?"

" Hoş geldin robot adam."

Irmak suyu içtikten sonra pencereden dışarı baktı. Bulut onun boynunda hayat pompalayan narin damarın tenindeki kımıltısından gözlerini kaçırdı. Parmağı ile doğru noktaya uygulayacağı baskı anında kan akışını keserdi. Bayıldığı anda da hançerle gereken darbeyi vururdu.

Binlerce kez ameliyata girmişti. Ince bir kesikle kızın özü bedeninden azat olup giderdi. Uykuya dalar gibi acısız bir veda olurdu hem bu.

" Saat kaç oldu ? Gece mi hala ? Artık ne zaman gündüz ne zaman gece anlaşılmıyor.  Gökyüzü hep aynı görünüyor."

Bulut kızın kendine baktığını görünce cevap vermek zorunda kaldı.

" Bilmiyorum. Saatin ne önemi var ki ?"

" Kaç saattir burdayız bilmek istiyorum."

Irmak pencereye gidip, dışarısını incelemeye koyulmuştu. Bulut sessizce ona yaklaşırken Uriel'in kendine verdiği hançer bileğinden avucunun içine kaymıştı. Tüm özü gergin bir hat gibi titreşiyordu. Içindeki  yaratılış amacıyla kazınmış görevine olan karşı koyamadığı itaat ve adanmışlık hisleri onu bir an önce üstüne düşen vazifeyi yapması için bir kukla gibi çekiştiriyordu .

Kadim Ittifak #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin