Sözün Bittiği Yer

106 27 276
                                    

KAYRA'NIN AÇISINDAN

Kemiklerime kadar sızlayan bedenimi güçlükle kıpırdatabildiğim demir parmaklıklı daracık kafesin içinde doğruldum ama ayağa kalkamadım. Kalkmak istemiştim ama beni tıktıkları kafesin alçak tavanını oluşturan demir parmaklıklara çarpıp oturmuştum. Kafam hala sersem gibiydi. Etrafı bulanık görüyordum.

Son hatırladığım şey şehrin altını boydan boya dolaşan tünellerden geçip Astaroth'dan haber gelene dek peşime taktığı iz sürücülerinin takibini zorlaştırmak için saklandığım oyuntuya girdiğimde bana saldırmaları olmuştu. Kolaylıkla içeridekileri halletmiştim ama dışarı adım atmamla boynumu adeta ısıran yakıcı acıyı duyup kendimden geçmem bir olmuştu. Bir de Irmak' ın adımı seslenişini duymuştum sanki.

Elim boynumda halen acıyı hissettiğim noktaya gitti. Ovalarken düşündükçe Irmak'ın sesini duymamın imkansız olacağına daha çok emin oluyordum. Beni orada bulması mümkün değildi. Ancak peşimde olanlar bulduysa o da bulmuş olabilir miydi? Gerçi bunu yapacak yetisi yoktu.

Iz sürücü değildi. Bizden veya diğerlerinden de değildi.
Samael'in gözcülük etmemi istediği himaye ettiğimiz onlarca insandan biriydi. Biraz tuhaftı. Inatçı ve açık sözlüydü. Zekiydi  ve en önemlisi güzeldi.

Bunu düşünmüş olmama sinirlenerek elimi boynundan çektim. Kafamı sırtımı yasladığım demir parmaklıklara yasladım.

" Kes şunu lanet olasıca gerizekalı."diye kendimi haşladım. Gözlerimi sinirle kapatmış beynimi susturmak için demir parmaklıklara ritmik şekilde kafa atarak Irmak'ın gözlerimin önüne gelen görüntüsünü kovalamaya çalıştım.

" Buna hakkın yok. Yasak bu. Lanetlenmekten başka bir şeye yaramaz kırma. Onu bu şekilde düşünemezsin. Onu isteyemezsin. O yasak sana. Hatırla. Hatırla. Bedeli ağır olur. Senin içinse geri dönülemez. Unutma onu mahvedemezsin."

Tüm irademle cezam olan insan ruhumu susturup, kumral uzun saçları, çocuksu bir merakla bakan ela gözleri ve korkuyla kendini güvende hissettiği bana sığınan kırılgan narin bedeni zihnimin kalkanlarının arkasına gömdüm. Ona ulaşamamaları için  onu zihnime dahi yasaklamalıyım. Aklımı beni buraya sürükleyip bu kafese tıkanların amacına odaklamalıyım.

Astaroth benden istediğini alana dek zarar görmeme izin vermez. Ben ona şu anda nasıl ihtiyaç duyuyorsam o da bana duyuyor. Ancak onun kadar kurnaz biri takas önererek kendimdekinden vazgeçtiğim kişiyi öğrenmeden de durmaz.

Onun için yapmayı göze aldığım deliliğe kendi isteğimle atlayacak kadar değer verdiğim biri olduğunu anlamışken peşini bırakmaz. Onu ele geçirmesi Astaroth'u yeni kuklacım konumuna getirecekti çünkü bana her istediği şeyi yaptırabilecek tek kişiyi kozu olarak ele geçirmiş olacak.

Düşüncelerimden kafesi koydukları karanlık yere birinin girdiğini hissederek sıyrıldım. Temkinli adımlarla adeta süzülerek yaklaşıyordu. Halen baygın olduğumdan emin olmak istiyordu.

" Ne istiyorsun Belial?" dediğimi duyunca duraksadı. Onun kendine has kokusunu nerde olsa tanırdım. Aslında herkesinkini ayırt edebiliyordum. Özlerine uygun koku sergiliyorlardı ve her birinin kokusu parmak izi kadar kendine hastı. Belial her zaman paslı kan ve leylak kokardı. Tuhaf bir karışım ama kendisi başlı başına garabetin tekiydi.

Onu tanımamdan hoşnut kalmamıştı. Oynayacağı oyunu bozan bir mızıkçıymışım gibi iç geçirip elini uzatarak duvar boyunca yerleştirilmiş meşalelerin yanmasını sağladı.

Gözüm ışığa alışınca etrafıma baktım. Benim gibi kafese kapatılmış iki kişi daha vardı. Hırpalanmış ve baygın halde yatıyorlardı.

Kadim Ittifak #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin