Ve Piyonlar yerini almak üzere tek tek toparlanıp, tahtanın üzerinde dizilemeye başlandı.....
GADRAEL......
Anthony Barnes gözlerini açtığında halen yaşadığını idrak ettiren acısıyla kasılan bedeninden yayılan adrenalin ile ayılır gibi olmuştu. Zihnini bulandıran ağrı kesicinin serumdaki karışım ve kime ait olduğunu bilmediği, hemşirenin yenilediği bağışlanmış kan ile beraber sistemini zapt edişini hissederek doğrulmaya çalıştı.
Eli istemsiz boynuna doğru gittiğinde teninin üstüne özenle kapatılmış, pansuman sonrası yapıştırılmış steril yara örtüsü eline geldi. Kapı açılıp, içeriye pansuman seti ile hemşire girmişti. Anthony Barnes'ı uyanık görünce dost canlısı bir sesle yatağa yaklaşmıştı.
" Günaydın. Uyanmışsınız."
" Günaydın. Nerdeyim ben ?"
" Hastanedesiniz. "
Aptalca bir soru sormuştu ama hemşirenin kafa karışıklığına verip, normal karşıladığı belli oluyordu. Damar yolunu ve serum ile kan nakli yapılan torbanın durumunu kontrol ettikten sonra adama gülümseyerek bakmıştı.
" Nasıl hissediyorsunuz kendinizi ?"
" Günlerdir uyuyormuşum gibi. Ne kadar zamandır burdayım ?"
" Üç gün. "
Anthony kafasını toparlamaya çalışıyordu. Hatırlayamadığı en önemli şey burada olma sebebiydi. En son kilisedeki ayinden sonra birini görmek için aceleyle çıktığıydı .
" Neden burdayım? Yaralanmışım sanırım."
" Neler olduğunu hatırlamıyor musunuz ?"
" Tam olarak değil."
" Biz de sizin birşeyler söyleyebileceğinizi umut ediyorduk."
Anthony Barnes zihnini bir daha yokladı ama bomboş bir sayfa kadar doluydu.
" Hiçbir fikrim yok."
" Bazen olay sonrası travmadan dolayı hatırlanamayabiliyor. Zamanla aklınıza gelecektir,
endişelenmeyin. Izninizle şimdi pansumanınızı yenilemem lazım."Anthony Barnes hemşirenin işinin ehli ellerine kendini bırakıp, pansumanı bitirmesini bekledi.
" Çok mu kötü?"
" İyileşmeye başlamış."
" Bir ayna varsa alabilir miyim ? Görmek istiyorum da."
" Tabi, bir dakika bekleyin lütfen."
Odanın bir köşesinde duvara takılı olan aynayı getirip, adama vermişti. Anthony derin bir nefes alıp, aynadaki aksine bakınca gördükleri daha çok kafasını karıştırdı.
" Bunlar....diş izleri mi ?Isırılmış mıyım ? "
" Öyle görünüyor."
Anthony yakından inceledikçe kafası karışmıştı.
" Ne ısırmış olabilir ki beni ?"
" Tam olarak biz de anlamadık. Vahşi bir hayvan olabilir diye düşünüldü. Köpek veya kurt gibi ama net olarak bilemiyoruz şu anda."
Anthony Barnes aynayı bırakıp, kollarına göz attı. Bedenini görmek isteyerek doğruluğunda bitkin hissederek başı dönüp, gerisin geri yatmak zorunda kalmıştı.
" Merak etmeyin. Sadece boynunuzda iz bırakmış, bedeninizin başka tarafında herhangi bir ısırık veya saldırıya dair bir yaralanma izi yok. Bunu yapan herneyse bir şeyden korkup, kaçmış herhalde. Sadece boynunuzda yaralanma var. Aslına bakacak olursanız siz de, sizinle beraber getirilen hanımefendi de şanslı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadim Ittifak #wattys2019
FantasyOnlar tarihin yazılmaya başlamasından çok daha uzun zamandır buradalar.Unutuldular . Affedilmediler.Cezalandırıldılar Hesapl aştılar. Araya karıştılar.Fark edilmeden yaşadılar.Ve en eski düşmanları birer birer onları bulup avlamaya başlayınca oyun...