Kanlı Hasat

42 5 0
                                    

Zamanın sarkaç gibi sonsuzluk ve son arasında sallandığı kayıp zaman diliminde tutuklu kalmış kanlı ay dönümünü kutlayan gökten gözlerini ayırmadan yanı başındaki bedenin inatla vermesini beklediği tepkiyi kendine sakladı.

" Yanında olmak için geldiğin halde burada zaman öldürüyorsun. "

Gecenin sessizliği kanat çırpışın nazik teması kadar yumuşaktı. Geceye karışan sözler ustura keskinliğinde gerçeği sual ediyordu ona ama Kayra susuyordu.

" Yanında olması gereken sensin. Lâkin yanında olmasına izin verdiği o. Seçimini  yapmış ve bu beni neden şaşırtmıyor acaba ?"

Saat göz etmeksizin kızıl tonda tutuklu kalmış  gökyüzündeki  bulutların birinin arkasından göz kırpan yıldıza bakmaya devam etti Kayra. Onun inatçı sessizliği ile sabrı tükenen Serap son bir gayret gösterip, bir tepki almayı umut etti.

" O ikisi fazlasıyla yakınlaştılar  birbirlerine Kayra. Bulut ile bebek arasında bir bağ oluştu. Sanırım oğlun  babasının Bulut olduğunu düşünüyor. Sadece onun yaklaşmasına izin veriyor.Geriye kalanları ise tehdit veya düşman gibi algılıyor."

Serap tepki alamamanın hissettirdiği hırçınlıkla kardeşinin  kolunu tuttu.

" Neden hiç tepki vermiyorsun ?"

Kayra en sonunda bakmıştı. Serap umutla bekledi ama kardeşi tek kelime etmeden içeri girince umutlarını kuşku  ve öfkeyle  sokan tuhaf bir kıskançlık zehriyle  dolarak peşinden  gitti.

Yorgun, neredeyse tükenmiş bedenini aşağıya indirmekte ısrar eden Irmak yardım etmek için kolunu kavrayan Bulut'la birlikte merdivenden iniyordu. Attığı her adımın  inanılmaz ağrı ve acı veren kızın alnında boncuk boncuk terler birikmişti. Alamadığı nefes, büyüyen bebeğin kendine yer açmak için sıkıştırdığı iç organlarının   baskı uygulayarak çatlattığı cam  gibi kırılgan hale gelmiş kemiklerinin battığı  göğüs kafesinde ve şişmiş akciğerlerinde tıkanıp duruyordu.

Irmak varlığını hissetmiş gibi içeri giren Kayra'ya bakmış, dudakları mutlu ama mahcup bir tebessümle kıvrılmıştı.

Kayra iki uzun adımda aradaki mesafeyi kapatarak yanına gittiği kızın yüzünü ellerinin arasına almıştı.

" Neden yatağında değilsin?"

" Sen neden değilsin ?"

" Irmak!"

" Yanıma gelmiyorsan ben yanına geleyim dedim."

" Gelecektim."

" Ben uyuyunca mı? Seni uyanıkken de görmek istiy.."

Nefesi daha fazla konuşmasına izin vermemişti. Kayra  bacaklarının altından  kolunu geçirip  vakit kaybetmeden geniş kanepeye taşımıştı. Dikkatli davransa da Irmak'ın kasılan bedeni, koluna batan tırnakları ve  acı dolu iniltisini hapsetmek için var  gücüyle  ısırdığı dudaklarından sızan kanla ne kadar büyük ızdırap  çektiğini fark ederek  özünün delice bir öfke krizine girmek üzere olduğunu hissetti.

Irmak kanepeyle bedeni kavuşurken onu kırılacak bir eşya gibi özenle bırakan
Kayra'nın kasılan yüzünden ve sıklaşan nefesinden korku ve hiddetle kendini kaybetmek üzere olduğunu anlamıştı.

Kayra onun çocuksu bir hüzünle yüzüne dokunan soğuk parmaklarını hissedince gözleri buluşmuştu. Irmak'ın ona moral  vermek ve çaresiz bir inançla sarmalanmış mutluluk hissettirmek için oyun oynayan naif bakışlarıyla karşılaştı.

" Düşündüğün  kadar kötü  değil. "

Kayra kendinde var olmadığına emin olacak kadar varlığını unuttuğu üzüntü, endişe ve acının çocuğu olan korkuyla gözleri dolarak fısıldadı.

Kadim Ittifak #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin