Buz gibi bir akım titreyip, hepsini yalayıp geçmişti. Ardından alevden dalgalarla kavruldular. Zaman ektoplazmik bir sıvı gibi dondu. Içinde örümcek ağının yapışkan dokusuna yakalanan tüm özleri esir oldu. Bedenleri kilitlenmiş gibi felç halinde hareketsizliğe mahkum edilmişti. Bilinçleri ve duyuları ise alabildiğine duru ve capcanlıydı.
Kayra özünü titreten kadim bağın sahibinin içeri dolan varlığını hissederek gözlerini Irmak' ın büyülenmiş bir kendinden geçişle kendinde sabitlenen gözlerine çevirmişti. Kızın karşı koyamadığı bir çekimle gözlerini ziyaretçilerine çevirmesini istemediği için usulca seslendi.
" Irmak..bana bak. Sakın ona bakma."
Nedenini tam bilmese de kızın baktığı an kapılıp gitmesinden ve bir kukla gibi itaat edeceği o lanet çağrıya uymasından korkuyordu. Tüm varlığı ile kızın iradesinin ve özünün kendine verilen göreve mühürlendiğini biliyordu.
Irmak her ne kadar gözleriyle ona tamam demişse de kafasını çevirip, bakmamak için verdiği korkunç irade savaşını hızla kaybediyor gibiydi. Kayra onun gözlerinin gözlerinden çekildiğini gördüğü andazihninin içine girdi.
" Bende kal sevgilim. Benimle kal."
Kız irkilerek ona bakmıştı tekrar. Kayra tiksinerek reddettiği ve göstermekten ölesiye korkup, sakladığı diğer yarısının suretiyle nihayet kıza göründüğünde göreceğine emin olduğu iğrenme, dehşet ve reddediş yerine
Irmak'ın bakışlarında gördüğü aşkın tutkusu ve sevginin şefkatli sıcaklığını görüyordu gene.Kendisinin kaçışı yoktu. Çaresiz bir umutla kardeşine baktı. O gidebilir ve Irmak'ı buradan kendisiyle götürebilirdi ama Bulut'un felçli gibi kapanmış sistemi ile kendinden farkı yoktu.
Hareket etmesine izin verilen tek kişi tam önlerinde bertaraf etmek üzere saldıracakken onlardan öteye cisimlendirilip,çekilen Uriel olmuştu. Havaya karışıp dağılan bir sis bulutu gibi başka bir yere çekilmesine hazırlıksız yakalanmıştı.
Işine engel olan kişiyi görmek için öfkeyle etrafına bakınırken o iki baş belası ve kızdan uzakta olduğunu fark etmişti. Yüzü kadim zamanlarda omuz omuza çarpıştığı kardeşlik bağı ile sadık olduğu ışığın en görkemli suretine sahip kardeşinin özünü tanıyarak çarpıldı.
Tam arkasında yoğunlaşan özle özü sarsılarak kaskatı kesildi.
" Azazel. "
" Uriel."
Göz kamaştıran saf ve berrak ışık selinin görkemli yaratılış şaheseri olan söz dinlemez ve yakıcı özüyle ele avuca gelmez asi kardeşine döndü. Yanlarından kopartılan ve sürülen kardeşinin geride kalan kardeşleri arasında gizliden gizliye konuşulan, merakları depreştiren karanlığa teslim olmuş yepyeni suretine baktı.
" Uzun zaman oldu." dedi Azazel.
Azazel'in dipsiz kuyuların karanlığını emen zifiri gözlerindeki alaycı ışık varlığını olgunlaşmış başakları biçen orak misali kıyımdan geçiriyordu.
" Sabır senin tek zaaf noktandı ve kibrini besleyen tek yalancı ateşin."
Azazel'in dudakları duyduklarını komik bulmuş gibi zehirli bir alaycılıkla kıvrıldı.
" Bunca zaman sonra bile tek bir ders almamış olman tam senden beklenecek hareket. Halen her şeyin düz bir çizgi gibi kusursuz ilerleyeceğini sanıyorsun. Üzgünüm ama seni engellemek zorundayım."
" Hayır değilsin. Istediğini almak icin her şeyi yaparsın. Kime ne olmuş umursamazsın sen. Amaca odaklısındır."
Azazel omuz silkmişti. " Haklısın değilim. Ancak seninle bir derdim yok. Yoksa bu konuşmayı yapacak kadar uzun süre hayatta olamazdın .Şimdi kalıp seninle hasret gidermek isterdim ama başka planlarım var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadim Ittifak #wattys2019
FantasyOnlar tarihin yazılmaya başlamasından çok daha uzun zamandır buradalar.Unutuldular . Affedilmediler.Cezalandırıldılar Hesapl aştılar. Araya karıştılar.Fark edilmeden yaşadılar.Ve en eski düşmanları birer birer onları bulup avlamaya başlayınca oyun...