7 YIL ÖNCE
Düğün günü gelmişti. Dila'nın mezuniyetine sadece bir ay kala gerçekleşen bu düğün adeta masal gibiydi. Hülyalardan fırlamıştı sanki.
Dila hazırlanıyordu. Düşük topuzu,ela-yeşil gözleri,kumral saçları,gözünün altındaki iki ben,allığı,rimeli,mat ruju,eyelinerı...
Her şeyiyle harika olmuştu artık. Aynaya baktığında önce şaşırmıştı. Hayatında bu kadar uğraşılan ve bu kadar güzel duran bir makyaj yapmamıştı hiç. Güzel hissetti. Değerli hissetti. Mutlu hissetti.
Makyöz Dila'ya baktı.
"Çok güzel oldun. Gözlerini ortaya çıkardım. Prenses gibi."
Dila heyecanlanmıştı. Sonuçta bugün düğün günüydü. Düğüne kadar Erdem ile birkaç kez daha buluşmuşlardı. Dila mutluydu ama
Erdem hep bir tedirgindi. Bir mutsuzluk,stres... Ruhu sıkışıyor gibiydi. Canı yanıyordu sanki. Ayağına zincir bağlamışlardi ve bundan kurtulmanın tek yolu ayağını kesmek gibi bir durumdaydı."Abla, olmaz ama bu. Benden güzel olmuşsun."
Dila gülümsedi.
"Benim düğünüm olduğu için olabilir mi acaba?"
Dilara kollarını bağladı. Huysuz bir tavırla:
"Ben daha güzel olacaktım."
Dila,Dilara'nın kulağına eğildi.
Fısıltılarıyla "Sen hep en güzeldin. Bırak da bugün ben güzel olayım."
Dila tebessüm etti ama bu tebessüm buruktu. Dışarı vuramadığı düşünceleri kadar buruk.
Dilara önce şaşırsa da sonra unuttu. Dikkate aldığı ne vardı ki?
Dila'nın omuzlarını açıkta bırakan, kabarık ama sade gelinliği ona yakışmıştı. Boyu ortalamadan uzun olduğu için topuklu giymek yerine düz babetler tercih etmişti. Zaten topukluyla rahat edemezdi. Hem topuklu giyse, konuklar göz teması kurmak için boyun fıtığı olacaklardı. Buna gerek yok diye düşündü.
Her şey tamamdı. Dila heyecanlıydı. Erdem onu almak için odaya geldi.
"Güzel olmuşsun."
Zoraki söylüyor gibiydi.
"Teşekkür ederim."
Kol kola merdivenlerden indiler. Daha sonra alkışlar,tebrikler...
İlk dans,düğün yemeği,takı merasimi...
EVETler,imzalar,şahitler...
Düğün sıradandı Dila için. Sadece güzel hissediyordu. Başka bir özelliği yoktu.
Erdem çok tutuk duruyordu. Sanki diken üstünde duran bir balon. Biri dokunsa patlayacaktı.
Düğün bitmişti.
Dila gelin odasına gitti,üzerindekileri çıkardı. Rahat bir pantolon ve tişört giyip aşağı indi. Tüm konuklar gitmiş,ortam sessizleşmişti.
Gülerek birbirleriyle şakalaşan Dilara ve Erdem'in seslerinden başka ses yoktu ortada. Dila annesinin yanına gitti. Annesi Neriman Hanım katı kurallı bir kadındı. Bakımına,makyajına ve marka kıyafetlerine dikkat ederdi.
Dila annesine korkan gözlerle baktı.
Annesi ise ona daha sert bakıyordu.
"Hareketlerine dikkat et. Babanın ortağı olduğunu unutma. Bizi de rezil etme."
"Tamam anne."
"Okul konusuna gelince..."
"Anne,üniversiteden mezun olup mesleğe atılmama bir ay kalmışken hiçbir güç bana bu okulu bıraktıramaz. Ne olursa olsun matematik alanında ilerlemek istediğimi biliyorsun. Ve çalışmak istediğimi de."
"Biliyorum Dila. Ama bunlara ihtiyacın yok ki. Zengin bir eşin var artık."
"Zengin bir eşim olması kendi paramı kazanmama gerek olmadığını mı düşündürüyor sana? Hayır anne. Ben sırf evlendim diye oturmaktansa kendi ayaklarımın üzerinde durabilmek istiyorum. Her konuda ne dediyseniz yaptım ama lütfen,bari bu konuda beni rahat bırakın. Lütfen."
Dila'nın hayatında verdiği en doğru karardı üniversitesine devam etmek.
"Pekala,kendine dikkat et. Hal ve tavırlarına dikkat et. Her ne kadar artık Dila Eroğlu olsan da,Korkmaz Ailesini temsil ediyorsun Dila. Bunu unutma. "
"Tamam anne,seni seviyorum."
"Bende Dila. Dikkatli ol."
Dila gülümsedi. Babası da ona benzer şeyler söylemişti. Daha sonra kahkahalarından onu fark etmeyen Dilara'nın yanına gitti. Dilara ablasını görünce sarı saçlarını arkaya attı. Ablasına yaklaştı:
"Enişte kafa adammış ha,baya şanslısın. Hem yakışıklı,hem boylu poslu,hem komik. Sana da nasıl baktıysa?"
Dilara bir kahkaha attı.
"Ablacım,tabii ki şaka yapıyorum. Senden güzelini mi bulacak. Alınma hemen. Ama yalan yok,sensiz evde rahat edeceğim."
Dilara bunlara espri diyordu ama Dila gülmüyordu.
"Seni seviyorum abla. Her gün senin gelmene fırsat vermeden ben sizin eve geleceğim."
Dila ne olursa olsun kardeşini çok sevdiğini anladı. Ne kadar onun gölgesinde kalsa da...
"Ben de seni çok seviyorum küçük cimcimem. Bu arada hayır,önce ben geleceğim."
"He he,kim gelecek bakalım. Görürüz."
"Görelim."
Dila ailesiyle vedalaştıktan sonra Erdem ile arabaya bindi. Yol boyu neredeyse hiç konuşmadılar. Erdem arada bir Dila'ya bakıyordu.
Eve vardıklarında Dila arabadan indi,fakat Erdem Dila'nın valizini çıkarıp arabaya tekrar bindi."
"Erdem,gelmiyor musun?"
"Benim biraz işim var. Sen yat,beni bekleme."
Dila sanki buz gibi bir suya atlamıştı. Evliliğinin ilk gününde kendi başına oturacaktı. Kırılmıştı.
"Gitmek zorunda mısın?"
"Zorundayım."
"Pekala."
Erdem arabayı sürüp gitti. Dila ise elinde valiziyle öyle bakakaldı.
"Önemli bir iş olmalı."diye aklından geçirdi.Erdem ise yalan söylemenin ağırlığıyla arabayı bir deniz kıyısına sürdü. Evlendiğini kabullenmek istemiyordu. Bunu istemiyordu. Sevmediği biriyle bir ömür geçirmek zorunda olduğunu düşündükçe boğuluyordu.
Telefonunun sesiyle düşüncelerden sıyrıldı.
"Efendim baba."
"Nerdesin?!"
"Sahildeyim."
"Dila?"
"Evde."
"Sen nasıl rezil bir herifsin? Kızı evde bir başına mı bıraktın?"
"Baba,sana söyledim. Bu evlilik olursa ne ben mutlu olacağım,ne de onu mutlu edeceğim dedim. Anlamadın. İstemiyorum."
"Dila iyi bir kız. İt herif! Daha ne istiyorsun?"
"Dila iyi biri evet ama ben sevmedikten sonra ne önemi var?"
"Sevmeyi deneyeceksin. Kızı üzmeyeceksin. Kız üzülürse ortaklık biter. Ortaklık biterse neler olacağını tahmin bile edemezsin."
"Baba..."
"Zamanla seversin. En azından denemek zorundasın. Sevsen de sevmesen de artık bir aile olacaksınız. Senin için en iyisi sevmeyi denemek olur."
"Tamam."dedi içindeki tüm öfkeyi yutmaya çalışarak."Deneyeceğim." Kendine küfür ediyordu. Bu berbat ailesine isyan edemediği için.
En azından bunu deneyecekti.
Sevmeyi...Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur. Yorumlarınızı bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhanet(tamamlandı)
RomanceBir insanın canı ne kadar yanabilirdi en fazla? Bir insan ne kadar çok göz yaşı dökebilirdi? Uğradığı ihanetin şokunu nasıl atlatabilirdi?Denize sığınmak isterken onu da kurtaran deniz olacaktı da haberi yoktu...