ŞİMDİ
Dila kolunda ve bacaklarında hissettiği yoğun acıyla gözlerini araladı.
Karşısında yan yana oturan,kollarını bağlamış iki tane sinirli adam gördü.
Pamir ve Erdem.Dila'nın anlatımıyla...
Erdem ile göz göze geldiğimizde heyecanla ayağa fırladı. Pamir neden ayaklandığını anlamak için Erdem'e baktı. Sonra mavi gözleri bana döndü. Uyandığımı o da anlamıştı. İkisinin de gözlerinde derin pişmanlığı görebiliyordum.
Erdem sağ tarafımdaydı. Alçıya alınmış koluma incitmekten korkar gibi dokundu."İyi misin?''
Pamir de sol tarafımda duruyordu. Odayı biraz daha incelediğimde hastane odasında olduğumu ve hastane yatağında olduğumu anladım. Pamir de sol elimin üzerine elini koydu. İkisine de anlamsız bakışlar attıktan sonra ikisinden de nefret ettiğim aklıma geldi. Ya da nefret etmeye çalıştığım.
"Ne işiniz var burada,bana ne oldu?''
Aslında Erdem ile konuşmak istemiyordum ama Pamir'in bana söylediği onca laftan sonra ona bakmak istemedim. Kalbim Erdem'e bakmamı,sorularımı ona sormamı söylüyordu. Beynim ise ikisine de odadan kovmamı söylüyordu.
Ikisini de yapmak istemediğim için sustum. Sadece önüme baktım. Ama birilerini suçlamak istiyordum. İçimde biriken nefreti insanların üzerine kusmak istiyordum. Bir şey söylemek için dudaklarımi araladım. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum,sadece içimden geçeni dudaklarıma yönlendirdim."İrem nerede?''
İkisi de birbirlerine garip bakışlar attılar. Daha sonra Erdem konuşmaya başladı.
"Ona haber veremedik henüz,sen o haldeyken bunu düşünecek kadar beynim kalmadı. Kusura bakma.''Gözlerimi devirdim. Sanki normalde beyni varmış gibi konuşuyordu. Pamir gözlerini kapatıp şakaklarını ovmaya başladı. İkisi de konuşmaya çekiniyor gibilerdi.
"Başımda neden dikilip duruyorsunuz,başım zaten ağrıyor.''
O an başıma ani bir ağrı girmişti. Kafamı bastırarak tuttuğumda Erdem çenemden kavradı ve ona bakmamı sağladı.
"Sakin ol,doktor bu tarz ağrıların normal olduğunu söyledi. Nefes al-ver. Sakince. Tamam mı?''
Erdem'in dediklerini uygulamaktan başka çarem yoktu. Birkaç saniye sonra ağrım azaldı ve rahatladım.
"Ne oldu bana?''
"Ne olacak.''dedi Pamir tükürür gibi.
"Yine aynı şeyi yaptın,kendini arabanın önüne attın.''Damarlarımda dolaşan öfkeyi hissedebiliyordum. Bu adam her seferinde bilip bilmeden konuşuyordu. Erdem sinirlendiğimi hissetmiş gibi omzuma dokundu.
"Ben arabanın önüne falan atlamadım!''
Sesim beklediğimden yüksek çıkmıştı.
İkisinin de irkildiğini görebiliyordum. Havadaki yoğun gerginlikten boğulacak gibiydim.
Erdem kahverengi gözlerini bana dikti.
"Sana araba çarptı. Sen yerde,yerde yatıyordun. Ben,oraya gelip seni kucağıma aldığımda...''
Pamir kaşlarını çattı.
"Ben de oradaydım. Zaten hastanenin dibinde olduğumuz için ilk müdahale acilde yapıldı. Sol kolun kırılmış,sağ bacağında da önemsiz bir zedelenme oluşmuş. Kafatasın da hasar almış ama doktor bunun da hayatını etkilemeyeceğini söyledi. ''O an hastaneden koşarak çıkışımı hatırladım. Yere yığıldiğimda gelen bağırma seslerini hatırladım.
"Dilaaaa!''diye bağırmıştı Erdem.
"Dilaaaa!''diye bağırmıştı Pamir.Her şey kafamda oturunca artık onlara ihtiyacım olmadığını anladım.
"Peki,o zaman şimdi odadan defolun.''
Pamir dikkatle bana baktı. Gözlerindeki acıyı görebiliyordum. Ama umursamadım. Erdem'in gözlerinde de acı vardı. Yine umrumda değildi. Artık bir zavallı olmaya hiç niyetim yoktu.
"Gitsene Pamir.''dedim sinirden taşarak."Ağlattığım nişanlının yanına gitsene,sana ihtiyacı vardır. Ota boka ağlıyor ya,yine ağlamaya başlamıştır. Onu öpmezsen bebek gibi ağlar şimdi,git de öp bebeğini. Hadi,ne duruyorsun?DEFOLUP GİTSENE!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhanet(tamamlandı)
RomanceBir insanın canı ne kadar yanabilirdi en fazla? Bir insan ne kadar çok göz yaşı dökebilirdi? Uğradığı ihanetin şokunu nasıl atlatabilirdi?Denize sığınmak isterken onu da kurtaran deniz olacaktı da haberi yoktu...