Bir insanın canı ne kadar yanabilirdi en fazla? Bir insan ne kadar çok göz yaşı dökebilirdi? Uğradığı ihanetin şokunu nasıl atlatabilirdi?Denize sığınmak isterken onu da kurtaran deniz olacaktı da haberi yoktu...
6 YIL ÖNCE Dila ile Erdem'in evliliğinin bugün 10.ayıydı. 10 aydır aynı evin içinde,birbirlerine derin duygular besleyerek ama bu duyguları itiraf etmeden yaşıyorlardı.
10 ay 300 gün
Her gün birbirlerini görmek onları gülümsetse de henüz kimse aşk tan söz edememişti. İki ev arkadaşı gibi yaşıyorlardı. Daha fazlası yoktu.
Dila üniversiteden yorgun argın eve geldiğinde kanepeye yığıldı. Bugün normalde olduğundan çok daha fazla yorulmuştu çünkü gece uyuyamamıştı. Kanepede uyuyakaldığında kapı anahtarla açıldı. Erdem kapıdan girdiğinde salona ilerledi. Kanepede uyuyan Dila'yı görünce gülümsedi. Dila'nın üzerindeki ceketi yavaşca sıyırdı.Yatak odasından aldığı ince bir battaniyeyi Dila'nın üzerine örttü. Sonra da mutfağa doğru ilerledi.
Bir bardak su içtikten sonra telefonundan maç izlemeye koyuldu. 2. yarının son dakikalarında Dila'nın mutfağa geldiğini gördü. Saçı başı dağılmıştı,makyajı dağılmıştı. Ama gülümsüyordu.
Erdem Dila'yı görünce içini büyük bir huzur kapladı. Dila'ya bakıp güldüğünde Dila Erdem'e anlamsız bakışlar fırlattı. "Dila,aynaya baktın mı?'' Dila avuç içini alnına yapıştırdığında Erdem'e döndü. "O kadar yorulmuşum ki makyajlı olduğumu bile unutmuşum.'' Erdem gülerek ayağa kalktı ve Dila'ya yaklaştı. Dila'nın saçını kulağının arkasına sıkıştırdı. "Olsun,böyle de çok tatlısın.''
Dila Erdem'in eline vurdu. Gözlerini devirip kollarını göğsünde bağladı. "Dalga geçme ya.''diye sitem etti. Erdem kolunu Dila'nın omzuna attı. Dila bakışlarını Erdem'e dikti.
Dila Erdem'in kolundan kurtulup ilerlediğinde dalga geçer gibi alkışlamaya başladı. "Tebrikler Erdem Eroğlu,en büyük yalancı ödülünü kazandınız.''
Erdem gururla gülümsediğı sırada Dila omuz silkti.
"Bak ne diyeceğim,''diyerek konuşmasıni sürdürdü Erdem. "Bugün hiç yemek yapmakla uğraşmayalım. Sen uyurken elit bir restoranttan rezervasyon yaptırdım. Bugün dışarda yeriz.'' Dila başıyla onayladı. "Çok iyi olur,bugün hic halim yok.'' "Tamam,hazırlan o zaman sen,yarım saate çıkarız.'' ''Önce hazır olup kapının önünde olan kazanır.''diye bağırarak odaya koştu Dila. Erdem gülerek sakalını sıvazladı ve duşa girdi. Dila saçlarını fönledikten sonra önce yüzündeki akan makyajı çıkardı. Sonra hafif bir makyaj yaptı. Üzerine askılı kahverengi saten mini elbiseyi geçirdiğinde Erdem'in saçlarını kuruttuğunu fön makinesinin sesinden anladı. Elbisenin sırt dekoltesi olduğu için içine sutyen giymemişti. Her şeyi hazırdı,sadece elbisenin sırtındaki ipleri bağlayamıyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Elbisenin arka kısmını böyle düşünebilirsiniz.)
Erdem'in odasına doğru ilerledi,kapıyı tıklattı. Kapıyi araladığında Erdem'in siyah gömlek ve siyah pantolon giydiğini gördü. "Erdem,elbisemin sırtındaki ipleri bağlar mısın?'' Erdem de tamamen hazır görünüyordu. Dila sırtını Erdem'e döndüğünde Erdem'in nefesini boynunda hissedebiliyordu. Topuklu giymesine rağmen hala Erdem ile arasında birkaç santim fark vardı. Erdem'in dokunuşlarıni teninde hissettiğinde irkildi. Erdem ipleri düzgün bir şekilde bağladığında Dila'nın elini tuttu ve dönmesini sağladı. Erdem Dila'dan dolayı yarışmayı tamamen unutmuştu. Gözlerini Dila'dan alamazken Dila bir anda hızla odadan çıktı.
