ŞİMDİ
Erdem Dila'nın arkasından bakakalmıştı. Dila ilerliyordu.
Dila arkasına bakmıyordu,Erdem yaptığı hatalarda boğuluyordu.
Dila bebeğini Erdem'in yaptıkları yüzünden kaybetmişti. Erdem bebeğini Dila'ya yaşattıkları yüzünden kaybetmişti. Erdem Dila'ya koşmak,ona sarılmak,özür dilemek istiyordu. Ama buna yüzü yoktu. Erdem Dila'yı aldatmıştı.
Dila arabaya bindi. Erdem Dila'nın parmaklarıyla gözyaşlarını sildiğini gördü. Ona gitmek istedi.
Ama Erdem mahvolmuştu. Erdem pişmanlık duygusunu iliklerine kadar hissediyordu.
Erdem yaptıklarından pişmandı.
Ama artık her şey için çok geçti.
Araba hareketlenip gittiğinde Erdem dizlerinin üzerine çöktü.
Erdem yıkıldığını hissediyordu. Erdem yıkılmayı yaşıyordu. Erdem yıkılmıştı.Erdem birkaç dakika öyle kaldı. Bağırmak,çığlık atmak istiyordu. Erdem her zaman içinden sessiz çığlıklar atmış,o çığlıkları da yumruğa dökmüştü.
Ayağa kalktı. Tek bir düşüncesi vardı. Bu sefer başkalarına öfkeli değildi. Kendine öfkeliydi. Kendi canını yakmak istiyordu. Kendini öldürmek istiyordu. Geberip gitmek istiyordu.
"Şerefsizin tekiyim a*ına koyayım."diye fısıldadı kendi kendine. Sonra ayaklandı.
Ruhundaki yaralar yetmiyormuş gibi tırnaklarını ellerine geçirdi. Acı istiyordu ama çok fazla. Dila'ya yaşattıklarını bedenine yaşatmak istiyordu.Elindeki araba anahtarını sıktı. Yumruklarından damarları patlayacak gibiydi. Siyah jipine doğru ilerledi. Arabaya bindi. Sakin kalamıyordu. Sakin olamıyordu. Çıldırmış gibiydi. Gaza bastı. Hayatta bir yaşam amacı kalmamıştı.
Ağzından küfürler dökülürken çoktan o çıkmaz sokağa gelmişti. Eski kapıyı araladı. Yine o merdivenlerden aşağı doğru indi.Yine o kocaman kapının üstündeki tabelayı gördü.
MARDA
Kapıyı açınca yüzüne alkol,sigara ve boğuk bir rutubet kokusu vurmuştu.Yutkundu.Yüzünü buruşturdu.Kendi dolabına ilerledi. Eldivenlerini aldığı sırada üstündeki gömleği çıkardı.
Altına da rahat bir şort geçirdi.Hande gözlerini iri iri açarak yanına gelmişti. Yıllar Hande'yi yaşlandırsa da hala çekici duruyordu.
Yine üzerinde dar, askılı,mini bir lacivert elbise vardı. Erdem'in yanına yaklaştı. Parmaklarını vücudunda gezdirdi."Hoş geldin Erdem,yine mi sinirliyiz bugün?''
Erdem kaşlarını çatarak Hande'den uzaklaştı. Melisa onlara doğru yaklaşırken gülümsedi.
"Ne içersin Erdem,pek iyi görünmüyorsun.''
Erdem kafa salladı.
Melisa Erdem'e bir tekila şisesi bir de bardak getirmişti. Erdem bardağı umursamadan şiseyi ağzına dikti.
Boynuna doğru akan damlaları umursamadı.Şişenin yarısından fazlasıni bitirdiğinde şişeyi masaya koydu,eliyle ağzını sildi.
Ringe doğru ilerledi. Ringin başında patron kolları bağlı bir şekilde maçı izliyordu.
Erdem'i görünce kaşlarını kaldırdı."Erdem,maç bitmek üzere. Bunlardan sonra güçlü biriyle sen çıkarsın.''
Erdem başıyla onayladı.
Patron kaşlarını çattı.
"Sen de geri zekalının tekiymişsin bu arada. O kadar güzel karını aldattın mı cidden? Tek gecelik bir şey de değilmiş anlaşılan. Evlenmişsiniz hemen.O paçoz hamile mi?''Erdem yumruklarını sıktı.
"Evet,karım hamile.''dedi mutsuz bir hayatı olduğunu gizlemeye çalışarak. Hala Dila'yı sevdiğini çaktırmak istemiyordu çünkü Patron lafını esirgemeyen bir adamdı.
"Umrumda bile değil. Ne hali varsa görsün. Ama onu sevmiyorsun değil mi?Halinden belli. Köpek gibi pişmansın. O yüzden buraya geldin. Kendine olan öfkeni kusmak için.''
Patron zeki bir adamdı. Yıllar onu insan sarrafı yapmıştı. Sözcüğün söyleme tonundan bile olayı çözecek yapıya gelmişti.
"Neyse."dedi Patron. "Senin aşk hayatınla şu an ilgilenemeyeceğim. Onu bana getir. Kimden bahsettiğimi biliyorsun. O buraya ait. Nerede olduğunu biliyorsun,biliyoruz. Ama biz zorla bir şeyler yapmayız,bilirsin.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhanet(tamamlandı)
RomanceBir insanın canı ne kadar yanabilirdi en fazla? Bir insan ne kadar çok göz yaşı dökebilirdi? Uğradığı ihanetin şokunu nasıl atlatabilirdi?Denize sığınmak isterken onu da kurtaran deniz olacaktı da haberi yoktu...