Kelebeğim

906 28 36
                                    

6 YIL ÖNCE
Dila gözlerini araladığında birkaç saattir uyuduğunu fark etti. Ayaklanıp Erdem'in yanına gitti. Erdem hala uyuyordu. Erdem'in söyledikleri aklında dolaşıyordu.
Erdem sarhoştu ama yine de sözleri sadece alkolün etkisi miydi?

"Çünkü''diye fısıldadı Erdem Dila'nın gözlerine bakarken.
"Senle dost olmayı kaldıramam.''diye devam etti. Burnu Dila'nın burnuna değiyordu. Dila'nın elini göğüs kafesinde hissediyordu.
"Senden bu kadar hoşlanırken dost olamayız.''

Dila elini Erdem'in saçlarında gezdirdi. Erdem yavaş yavaş uyandı. Dila'ya baktı. Dila Erdem'in neyi hatırlayıp hatırlamadığını bilmiyordu.

Erdem hatırlıyordu ama hatırlamıyormuş gibi davranmayı seçti. Dila'dan hoşlanıyordu ama bunu ayıkken itiraf edebilecek kadar cesur değildi.

"Erdem,iyi misin?''
''İyiyim Dila. Başım çok ağrıyor sadece. Marda'dan beni sen mi getirdin?''
Dila Erdem'in arabadan sonrasını hatırlamadığını sanmıştı. Erdem'e bakarak gülümsedi.
"Evet,sen sanırım alkolün etkisindeydin. O yüzden hatırlamıyorsun. Seni ben getirdim,sonra da zaten uyudun.''
Erdem gülümsedi. Dila'ya baktı.
Dila da gülümsüyordu.
"Çorba yaptım,yemek ister misin? Dudağın da çok fena patlamış...''
Dila yüzünü buruşturduğunda Erdem ona doğru baktı.
Dila sesli bir nefe verdi.
"Neden yaptın Erdem? Orası neresi? Boks yaptığını söylemiştin ama bu... Hayatına karışmak haddim değil ama ben senin için endişelendim...''

''Hayır Dila. Hayatıma müdahale etmek senin en doğal hakkın. Ben,benim kafam dağınıktı sadece. Sinirliydim diyelim. Orası beni rahatlatıyor.''
Dila yutkundu.
"Sormamın sakıncası yoksa,neden sinirliydin?''
Erdem buna cevap veremezdi. Dila'ya dost olduğumuzu söyledin ama ben senden hoşlanıyordum bu yüzden sinirlendim ve acı çekmek istedim diyemezdi. O yüzden gözlerini kaçırdı.

Dila konuşmak ister gibi ağzını açtı,sonra elini Erdem'in elinin üzerine koydu.
"Ailen hakkında mı?''
''Hayır,ailemle alakası yok. Bu benim hakkımda...''
Dila kafasını iki yana salladı.
"Erdem,eğer hayatında başka biri varsa ama evliliğimiz senin hayatına pranga vuruyorsa...''

Erdem hemen kafasını iki yana salladı.
"Hayır Dila. Ben sana ihanet etmem.''
''Bu ihanet sayılmaz Erdem. Biz evliliğimizde sadece dostuz sonuçta.''
Erdem ellerini şakaklarında gezdirdi. Derin bir nefes verdi.
"Sürekli dost olduğumuzdan bahsetmeyi keser misin Dila?''

Dila şaşırmıştı. Erdem'in sarhoşken söylediği duyguların gerçek olduğunu düşünmeye başlamıştı. Ama bunu ona sormaya cesaret edemezdi.

"Kusura bakma sinirlenmeni istemedim. Çorbayı getireyim.''
Dila çorbayı ve pipeti getirmişti. Pipeti Erdem'in dudaklarının arasına yerleştirdiğinde Erdem acıyla yüzünü ekşitti.
"Çok acıyor mu?''
Erdem kafasını iki yana salladı.
Pipetle çorbayı içmeye başladı.
"Keşke kendine ceza vermek yerine duygularını,seni sinirlendiren şeyleri anlatsaydın Erdem. Bu çözüm değil.''
Erdem umutsuz bir bakış attı.
"Kime anlatacağım ki?''
Dila kaşlarını çattı.
"Bana Erdem. Aynı evde yaşıyoruz. Her şeyimizi paylaşabiliriz. Elbette kendine özel mahrem problemlerin de olabilir ama bir gün bana anlatmak istersen ben hep burada olacağım. Hep yanında...''

Erdem gülümsedi.
"Peki o zaman,birine bir şey söylemem gerekiyor. Ama buna cesaret edemiyorum. Karşılığında bana söyleyeceği sözler beni yaralayabilir. Ne yapayım peki? Söylemeli miyim? Yoksa bir süre daha içimde mi tutayım?''
Dila birkaç saniye sustuktan sonra dudaklarını araladı.
"Karşındaki kişinin seni kıracağından eminsen söyleme,ama bi ihtimal söyleyeceklerime katılabilir dersen... Söyle gitsin. Ne kadar yaşayacağımız,ne zaman ölecegimiz belli değilken,içinde tutma. Söyle.''
Erdem Dila'nın gözlerine baktı. Dila'ya yaklaştı.
"Dila ben senden...''

Çalan telefonun sesiyle Dila irkildi. Erdem içinden küfrederken Dila ayağa kalktı. Telefonunu açtı.
"Abla,ben sizin evin oralardayım da. Müsait misiniz bi beş dakika uğrasam? Batu yok bu sefer yalnızım.''
Dila önce sessiz kaldı. Sonra da gözlerini devirip konuşmaya başladı.
"Erdem biraz rahatsız,kendini iyi hissetmiyor ama gelmek istersen...''
Dilara bir anda paniklemişti.
"Ay noldu enişteme,iyi mi bari?''
''Endişelenecek bir şey yok ama şu an pek iyi değil.''
''Ay o zaman ben geleyim de bir geçmiş olsun diyeyim.''

Dila Dilara'yı onayladıktan sonra telefonu kapattı.
Birkaç dakika içinde zil çaldı. Dilara gelmişti.
Direkt olarak Erdem'in yattığı kanepenin yanına sandalye çekti ve oturdu.
"Ay enişte ne bu halin? Sen iyi misin? Benim yapabileceğim bir şey var mı? Yüzün gözün baya kötü olmuş.''
Erdem gözlerini devirdi.
"Sağ ol Dilara. Yüzümün gözümün berbat olduğunu öğrenmek baya iyi geldi.''

Dilara pot kırdığını anlayıp dudağını ısırdı.
"Ya ben öyle değil de şey,geçmiş olsun.''
Erdem başını salladı. Dila da Erdem'in karşısındaki kanepeye oturdu.
Erdem çorbayı bitirmişti. Dila'dan tepsiyi almasını rica edecekti. Ama aklına Dilara'nın düşündüğü şeyler geldi.

''Batu,ablam ile eniştem zaten aile baskısıyla evlendiler. Yani birbirlerine aşık değiller. Ablamdan çok hoşlandıysan bunu bana değil ona söyle. Beni kandırdıklarını sanıyorlar ama aynı yatakta bile yatmıyorlar. O derece yalan bir evlilik zaten. Aile ortaklığı diyelim. Evliler diye çekinmene gerek yok. Evli sayılmazlar. Aynı evde yaşamaya mahkum edilmiş iki kişi sadece. Eminin ikisi de birbirlerini aldatıyorlardır. "

"Bebeğim tepsiyi alabilir misin?''

Dila ilk önce Erdem'e anlamamış bakışlar attı. Erdem gözleriyle Dilara'yı işaret edince Dila Erdem'e göz kırptı.

"Tabii,bebeğim.''
Dila gülmemek icin kendini zor tuttu. Sonra da tepsiyi götürdü. Dilara şaşırmıştı. Yüzünün yandığını saklamaya çalışıyordu.
İçinde anlamlandıramadığı bir kıskançlık duygusu hissetmişti. Gözlerini kaçırdı. Sonra da Erdem'i incelemeye başladı.

Erdem bakışlarını fark edip Dilara'ya döndüğünde Dilara bakışlarını çevirdi. Dilara içinde garip şeyler hissediyordu. Erdem ,ablasına bebeğim dediğinden beri sinirliydi. Ama neden sinirli olduğunu çözemedi.

Dila elinde krem kutusuyla geldi.
"Dilara sen oradan kalk,ben Erdem'in yüzüne krem süreyim.''
Dilara kremi Dila'nın elinden aldı.
"Yok abla ben sürerim. Sıkıntı olmaz.''

Erdem Dila'ya baktı.
"Dilara sen hiç elini batırma,kelebeğim halleder.''

Dilara'nın gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. Dila kremi Dilara'nın elinden gülerek aldı.
Dila kremi yavaş yavaş sürerken Erdem Dila'dan gözlerini ayıramıyordu. Dilara afallamış bir şekilde kapıya doğru ilerledi.

"Abla,ben gidiyorum. Sizi de çok meşgul etmeyeyim. Tekrar geçmiş olsun enişte.''
"Biraz daha otursaydın Dilara,ne bu acele?''
"Yok abla,eniştem baya kötü zaten. Hasta ziyareti de kısa olur. Sen hiç kalkma,ben kapıyı çekerim.''

Dilara kapıyı çektiğinde Dila kahkaha atmaya başladı.
''Kelebeğim halleder mi? Kelebeğim ne Erdem? Ke-kelebeğim mi?''

Dila gülmekten konuşamıyordu. Erdem de gülmeye başlamıştı.
"Ne bileyim aklıma bir şey gelmedi. Güzel bir hitap bence,kelebek?''
Dila'nın kahkahaları arttığında Erdem'in yüzüne doğru eğildi. Erdem'in yüzüne nefesini verdi.
"Kelebek Erdem,kelebeğim?''
Erdem Dila'ya bu kadar yakın olmanın verdiği etkiyle yutkunurken Dila geri çekilip gülmeye devam etti.

"Bu kadar hoşuna gittiyse sana her zaman kelebeğim diyebilirim.''
Dila Erdem'in omzuna vurdu. Erdem de gülümsedi.
"Anladı mı sence?''
''Kelebek demesen anlamazdı.''
''E yani anladı mı?''
Dila gülerek başını iki yana salladı.
"Anladığını sanmıyorum. Dilara böyle hitapları sever. O yüzden ona romantik gelmiştir.''
Erdem tek kaşını kaldırdı.
"Sen sevmez misin?''
Dila'nın gülümsemesi dondu. Yutkundu.
"Severim ama kelebek olmayı değil.''
''Hoşuna gitti bakıyorum.''
''Hiç sanmıyorum.''
Erdem Dila'yı kolundan çektiğinde Dila Erdem'in üzerinde düştü. Saçları Erdem'in yüzüne değiyordu.
Erdem Dila'ya yaklaştı.
Dila'nin yanakları yanıyordu.
Erdem Dila'yı kendine çekti. Gözlerine bakarak fısıldadı.
"Kelebeğim.''

Selamlaar. Bugün de iki bölüm yayınlayacaktım ama misafir geldiği için yayınlayamadım. Yine de gece yayınlamaya çalışacağım ama söz vermeyeyim:)
Bölüm hakkında yorumlarınızı bekliyorum,sizleri seviyorum.
Destekleyip yorum yapanlara teşekkür ederim <3

İhanet(tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin