Merhaba arkadaşlar. Herkese Hayırlı Bayramlar. En güzel anlarınıza şahit olacak bir bayram olması dileğiyle. Size güzel bir bölüm getirdim.
Ve belirtmek isterim ki. Ölmediğim ve aklımı kaçırmadığım sürece kitabı asla yarım bırakmıyacağım. Sizinle ve verdiğiniz değerle her zaman devam edeceğim.
...................................
Tutsaklık Züleyha'nın tam kalbinde. Nereye gitse de eğer, yüreği üzerindeyse. Sonuna kadar tutsaktı.
Sırtını yerde ağlayan kıza dönmüş, hıçkırıkları dinliyordu. Sol gözünden akan yaşı çenesine varmadan silmişti. Canı yanıyordu. Öyle bir yanıyordu ki sanki ölmüş gibiydi. Oysa ölmemiş miydi? Ölmüştü elbet. Yaşarken ölmüştü bunca yıl. Ama şimdi katili tam arkasında durmuş. Her itirafıyla ona toprak atıyordu.
Dolan gözlerini yeleğinin koluna silip , döndü ardına. Yerde , öne doğru eğilmiş. Alnını yere dayararak ağlayan kardeşine baktı. Bir aşk uğruna neler yapmıştı ona. Belki diğer yaptığı herşeyi bir gün affederdi. Ama bu yaptığı. Tek kendisine değil onlarca insana yapılmış bir ihanetti. Onun bunu yapması yüzünden tek kendisi değil. Onlarca insan daha acı çekmişti.
Öfkeyle çöktü yere. Hala başkalarını düşünüyor olmak onu öfkelendirmişti. Jiyanı omuzlarından tutup kaldırdı. Bunu elinden geldiği kadar sertçe yapmıştı. Doğrulduğunu fark edince dizlerinin üstünde gerilemişti kardeşi. Jiyan ellerini saçlarına götürdü. Saç dipleri hala acıyordu. Ellerini yüzüne kapatıp, olası bir saldırıyı önlemek istemişti. Çok değil yarım saat önce kendini üstün sanarken. Şimdi bir böcek gibi yerlerde gururunu , onurunu kırıyordu. Ablasının kokusu çok yakından geliyordu. Tekrar saçına asılacak korkusuyla bağırmıştı. Onun bu hareketi Zijana keyif vermişti.
"Hıh.. Korkma kardeşim. O saçlara değil zarar vermek artık elimi bile sürmem. Zaten yeterince kirlendi ellerim senin çamurunda. " Arkasına dönüp onu yerde bıraktı. Sedire otururken gözlerini tepede parlayan güneşe dikti.
"Hayatımı pis çamuruna bularken , hiç mi düşünemedin? Öğreneceğim. Seni yerle bir edeceğimi.". Ona bir kez bile bakmadan tehdit etmişti. Tabi ya dedi Jiyan. Mahvolmuştu.
Elbette biliyordu ablasının öğreneceğini. Ama bir kaç öfkeli sözcükten sonra affeder sanıyordu. Nede olsa kendisi sayesinde ağa karısı olmuştu ablası. Kendisi sayesinde bu kadar güzel bir mertebeye ulaşmıştı. Evet kocası yaşlıydı. Ama onda iş bitmemiş demek ki. Ablası hamile kalmıştı üstelik. Adam sağlamken, tek kusurlunun ablası olduğunu düşündü. Bir bebeğe sahip çıkamayan aptaldı. Gözlerini ona bir an bile ona bakmayan ablasına çevirdi. Onun kadar güzel değildi. Akıllı, çalışkan değildi. Ama aklı çalışırdı. Elbette sinsilik için biçilmiş kaftandı adeta. Oysa anası ona bu aklını başka şeyler için kullan demişsede. O yapmamış en pis şeyleri yapmıştı. Pisliğini ablasının kaderine bulaştırmıştı.
" Biliyordum elbet. O gece duymasaydın zaten. Babo gelir anlatırdı en yakın zamanda.". Zijan gözlerini yumdu. Babası , anası onlarda suçluydu değil mi? Daha onlarda vardı hesabı kesilecek. Düşünceleri ağabeyine döndü. Ne çıkarı olmuştu da vermişti onu bu kocamış adama.
"Babo kendisi demişti. Senin vereceğin ceza için bana baktığını. Ona kalsa şimdiye çoktan köyün delisi Sülo'ya vermişti beni.". Zijan ismi geçen adamı tanıyordu. Deli değildi. Herkesten akıllıydı. Gerçekler, bilgi onu herkesten farklı yapmıştı. Onun bu halinden sonra ağa babası çok pişman olmuştu elbette onu okuttuğu için. Ama yapacak bir şey kalmamıştı. Her sabah evden kaçan oğlunu , sokak sokak arayarak buluyordu. Ödü kopuyordu bir gün sağ salim bulamamaktan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zijan Hanım (Güçlü Kadınlar S. 1) ..TAMAMLANDI..
Teen Fiction********** LÜTFEN KİTABINIZIN REKLAMINI YORUMLARDA YAPIN.********** Ben Zijan, kalbi kara , taş olmuş kadın, umudunu bir resme bağlamış kadın, günaha bulanmış kadın, sevdası uğruna ölen kadın, evladını kaybeden kadın, ben o kadınım, eti lime lim...