Çok çok özürlerle başlamak istiyorum. Kaç ay oldu ben bile unuttum. Herşey o kadar üst üste geldi ki yazamadım. Özür dilerim. Ama artık tekrar buradayım. Hepinize merhaba. Umarım sağlık ve mutluluk hep sizinle olmuştur.
.........................
Gönlüme ağır geliyor artık,birilerini uğurlamak...Kim ki hayatından birilerini çıkarmamışsa o yorulmaya devam eder...
Ama kim ki hep birilerini uğurlamışsa yanlız kalmaya devam eder...3 hafta geçmişti o geceden, pek bir şey değişmemişti. Roni'den kimse haber alamıyordu.. Diyar tüm köylere haber salmış.. Babasını unutmuş,Roni için çabalıyordu... Jiyan bugün konağa gelecekti. Hanımağanın kardeşi olarak değilde.. Bir hizmetli olarak... Konaktaki tüm kızlar bundan inanılmaz bir mutluluk duyuyordu... hiç sevmedikleri,kendilerine hep hakaret eden kız... Kendilerinden farksız muamele görecekti... Bunun mutluluğu onları ne kadar mutlu etsede Derya bu olanlara sevinemiyordu... Sevdiği adamın ablasına nasıl davranacaktı... Bilemiyor ve korkuyordu... Çardakta oturmuş önündeki pirinci ayıklarken söylenip duruyordu... Kendisini izleyen adamdan habersizdi... Sabah erken saatleri olduğu için çekinmeden sarı saçlarını açmıştı... Daha yeni yaraları geçen kulaklarını sarmıyordu... Adamın içi gitti... Gözleri doldu... Ne çok ağlamıştı,canı yanmıştı... Kendine az mı küfür etmişti... O küpeleri aldığı için... Pişmandı elbette ama iş işten geçmişti... Derya bir daha o küpeleri takamazdı... Fıraz bir daha ona küpe hediye edemezdi...Derya'nın küpeleri ne kadar çok sevdiğini duymuştu kızlardan... O küpeleri görünce düşünmeden almış ve vermişti... Sonuçları ise çok kötü olmuştu... Kızın kendisini fark etmediğini anlayınca ses çıkarmadan ilerlemiş ablasının odasına gitmişti... Elinde tuttuğu küçük karahindiba demedini arkasına sakladı...Zor da olsa gülümsedi... Ablasının birkaç haftadır kendinde olmadığının farkındaydı... Onu gülümsetmek için sabah ezan vaktiyle birlikte kalkmış , atı Fıratla birlikte dağlara çıkmış,bu çiçekleri toplamış ve ablasıyla bir kez daha konuşmak için kendinde cesaret toplamıştı... Derin bir nefes alıp kapıyı çaldı... Ses duymayınca tekrar çaldı kapıyı... Çok geçmeden hırsla açılan kapı geri adım atmasına neden olurken, Zijan'ın öfkeyle bağırması zar zor yutkunmasına neden olmuştu...
"Ne istiyorsunuz? Gelmeyin dedim... Roni'den haber almadan gelmeyin dedim..." Ablasının cümlesi bittiği gibi kendine gelip ona yaklaştı... Onun daha fazla konuşmasına izin vermeden ağzını kapatıp,odaya götürdü...
"Aba kurbanın olayım Roni diyip durma,herkes anlayacak..." Koşar adım kapıyı kapatıp,ablasının yanına geri geldi... onu koltuğuna oturtup,önüne çöktü...
"Delireceğim Fıraz,ölüp gideceğim bu odada..." Gözyaşları hiç durmadan tekrar akmaya başlamıştı.. Haftalardır ne gözünün yaşı kurumuştu ne de dilinden dua eksilmişti...
"Gelecek abam,Diyar arıyor her yerde bulacak onu.." Kendisi bile inanmıyordu bunlara,ablasını inandırmak çok zordu... İşin içine jandarmayı kattıklarını ablası bilmiyordu... Öğrenirse daha çok korkacaktı... Haftalardır koskoca adamdan kimse bir iz bulamamıştı... Kendisi de çok korkuyordu... Ablasını tek dizginleyen onu tek güldüren kişiydi Roni ağa... Ona bir şey olursa ablasının halini düşünemiyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zijan Hanım (Güçlü Kadınlar S. 1) ..TAMAMLANDI..
Teen Fiction********** LÜTFEN KİTABINIZIN REKLAMINI YORUMLARDA YAPIN.********** Ben Zijan, kalbi kara , taş olmuş kadın, umudunu bir resme bağlamış kadın, günaha bulanmış kadın, sevdası uğruna ölen kadın, evladını kaybeden kadın, ben o kadınım, eti lime lim...