Bölüm 15 Part 2

2.2K 136 104
                                    

Günler geçerken bende size bölüm yetiştirmeye çalışıyorum. Bu hafta olan sınavlarım yüzünden geç saatte geldi. Özür dilerim. Ama böyle ufak aksaklıklar bizi ayıramaz. Değil mi? Herkese iyi okumalar. Biraz kısa oldu. Haftaya telefi edeceğimden emin olabilirsiniz....



........................................................

Sızıyı gideren su.
Suyun sızladığını kimseler bilmez...

Acıyı hisseden beden,  acıdan kaçar.. Sevdayı bilen kalp , ona koşar.. Ama ikisi bir beden de o kadar fazla ki. Ne kaçarsın.... Ne koşarsın... Ölür  gidersin yavaş yavaş....

Araba konağın kapısından girip , dururken Zijan başını kaldırmış siyah camların ardından , çardakta kahvesini içen ağaya bakmıştı. Fırazın , hastaneden çıkarken onu bir kaç dakika kenara çekip , söyledikleri aklına geldi. Kardeşi haklıydı. Bu cenazeye bir tek Bahoz değil , bu adam da toprak atmıştı.

Kapısını açıp inerken , çardakta ki adama bakmadı. Tüm gözler üstündeyken , başı dik ilerledi. Merdivenlere varırken , Derya ya seslenmek için döndü. Ama Fırazın arabası hala gelmemişti. Tekrar önüne döndü ,  konağın duvarlarında ki ışıklandırmalar ,  gecenin karanlığına teslim etmemişti konağı... Başını tekrar çevirince , kendisine bakan gözlerin hepsini görmüştü. Dudakları kıvrılırken çardakta ki adama döndü.

"Seydan ağanın odasını hazırlayın..". Gözleri adama meydan okurken , yanından geçen iki kadın , onun yüzündeki ifadeden fazlaca korkmuşlardı. Yerinden kalkan ağa , kendisine bakan kadının gözlerindeki nefretin sebebini biliyordu.. Ama bu kadın bu kadar sakinse ,  demek ki herşeyi bilmiyordu. Sadece şüpheleri vardı. Doğru olan şüpheler... Merdivenlerin ortasında duran kadının yanına geldi...

" Odaya gel..". Başını sallayan Zijan onun gitmesini bekledi..

"Derya gelince , bana yollayın..". Mutfak kapısında ki kadınlar başlarını sallayıp.. Odasına giden hanımlarının ardından baktılar..
Odasına giren Zijan , hiç umursamadan aynasının karşısına geçmiş yazmasını açmıştı...  Üzerindeki yeleği çıkarıp koltuğuna otururken ,  bir kaç gün önce tekrar kınaladığı saçları beline kadar ulaştı... Saçlarıyla oynarken gelip karşısında duran adam ?ona bakmasına neden oldu.. Başını kaldırıp karşısında duran adama baktı.. Korkuyordu.. Zijan değil  ,  Ağa korkuyordu... Anasından çektiği gibi kızından da çekecekti demek ki...

" Buyur ağa?". Yerde ki mindere oturan adam,  yılların verdiği yorgunluğun acısıyla derin bir nefes aldı. Bir nefret uğruna.. İçinde büyüttüğü intikamı uğruna çok can yakmıştı... Zozanın,  Zijanın ve daha nicesinin,  pişmanlık duymuyordu ama sadece Zijana yaptıkları için vardı biraz pişmanlık. Zijanın anası olan kadın... Zilan hanımın bunlar yüzünden çektiği acılar için mutluluk duyuyordu... Babası Awır ağanın da acısı için mutluluk duyuyordu.. Ama en günahsızın canını yakmıştı.. Onun yanında oğlum dediği Roninin de ....

"Bahoz 'la konuştun mu?". Başını olumsuz anlamda salladı Zijan. Evet aslında konuşma gibi bir şeyler olmuştu. Daha çok birbirlerine , köprüde karşılaşmış keçiler gibi diklenmişlerdi...

" Korkuyor musun?". Güldü kadın.. Korkmak mı? Kimden?

"Kimden , neden korkayım ağa?". Parmakları arasında olan bir tutam saçını arkasına atıp , öne doğru eğildi... " Bende , uğruna korkacağım bir şey bıraktınız mı?". Tekrar geriye yaslandı.. Dili sussa , gözleri susmuyordu... Öfkeli değildi,  nefreti vardı gözlerinde,  Bahoz da olduğu gibi,  ona hissettiği tüm nefret bu adama bakınca tekrar gelmişti. Bahoz kendi çıkarları için ona gülmüş. Hemen ardından da sırtına hançer saplamıştı.. Ağabeyi en büyük kalleşliği yapmıştı.. Bu adam ise onun kocasıydı. Onunla aynı yatağı paylaşmış.. Ondan bir parça taşımıştı içinde.. İkisine de çok güvenmişti.. Çok acı çekmişti. Bunca acıyı ona en yakınları , en sevdikleri çektirmişti..

Zijan Hanım (Güçlü Kadınlar S. 1) ..TAMAMLANDI..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin