Evet yine ben , yine bir bölüm . Hazırsanız başlayalım. İyi okumalar..
.................................
Geçmişin sahibi olabilirim.
Oysa geleceğin sadece esiriyim.
Ah ! Yalan geçmiş beni 4 yıldır esir almıştı . Bir bavula kilitlemiş , postayla dünyanın diğer ucuna yollamıştı. Geçmiş beni yok saymak ve unutturmak için , geleceğimi yakmak için geliyordu. Onu durdurmak benim ellerimde , ama geçmişime dokunmak yeni yaralar demekti. Yan tarafta ki adama bakıyordum, yeni uyanmıştım. Güneş kırmızılığını dağlara bir yangın misali yayarken, o hala arabayı sürüyordu. Başını çevirip kırmızı olan gözlerini saniyelik dikti gözlerime. Yorgun bir şekilde gülümsemişti. Bende ona gülümsemiştim, başımı kor olmaya yüz tutmuş dağlara çevirdim.
6 saatlik yolu daha geç bitirmiştik, Antep'in merkezini geçmiş sınırda ki köylerden birine ilerlerken Roni için kaygılanmıştım. Uzun süredir uyumamıştı. Onu konuşturmak için başımı tekrar ona çevirdim.
"Uyuduğum da , uyandırmalıydın." Yandan gülüşüyle bana bakmış sonra tekrar kızıl yola dönmüştü. Ela gözlerini çevreleyen kırmızı damarlar onu daha bir güzel yapmıştı. Gözleri hafif sulanmış karşıdan doğan güneşten rahatsız oluyordu. Torpidoyu açıp içinde bulduğum gözlüğü ona uzattım, gözlüğün slikon plaketi burnuna yerleşirken yandan gördüğüm gözler rahatlamıştı.
"Çok güzel uyuyordun, seni uyurken izlemek uykumu açıyordu." Yanaklarımın kızardığını hissediyordum. Camlardan içeri giren kızıl ışıkların bunu sakladığını umuyordum. Bu adam beni her sözüyle böyle kızartmak zorunda mıydı?
"Gideceğimiz yerde tanınırsam, olay çıkar ağa." Bana dönüp dudaklarını büktü. Tekrar önüne dönerken sol kolunu koltuğun arkasına attı. Gömleğini zorlayan kasları gözlerimi esir ederken, onun sesiyle kendime gelip , önüme döndüm.
"Askerden arkadaşımın düğünü , küçük bir köy zaten. Orada benden başka Xezeme aşireti tanınmaz." Başımı salladım , görmediğini bildiğim halde, kızıl yol eski halini almaya başlarken, dağlar biraz önceki gibi yanmıyordu. Güneş yavaş yavaş tepeye çıkarken, bakışlarım üstüme kaydı.
"Bu elbiseler sorun olmaz değil mi?" Bana bakmadan başını olumsuz anlamda salladı. Tek kaşım havaya kalkarken.
"Elbiseler arkada , her şeyi hazırlattım." İki kaşım şaşkınlıkla havaya kalkarken, başımı arkaya çevirdim. İçlerini görmediğim iki tane kılıf koltukların üstüne düzgün bir şekilde konulmuştu. Bu kadar planlı hareket etmesi şaşırmama neden oluyordu. Bir kaç saniye şaşkınlığımı atmak için konuşmadım. Tekrar ona döndüğüm sırada araba sert bir dönüş yapmıştı. Bakışlarım karşıya kayarken, kalabalık bir topluluk , bir adamı ortalarına almış tıraş ediyordu. Yavaştan davul ve zurna sesleri de kulaklarıma gelmeye başlamıştı. İçimde ki oynamayı seven kadın uyanırken. Köşede kazanlarda yemek pişiren yaşlı kadınlar , gelinlerine , kızlarına semir yağdırırken, bir kaç tanede kız ellerinde işlemeli bohçalarla arkada ki evlerden birine girmişlerdi.
Roni arabayı diğer arabaların yanına bırakıp arabadan indik, elime bir bohça verip elbiseleri kendisi aldı. Yanıma gelen iki kızla beni yollarken, oda damadın yanına gitti. Bohça diğer bohçaların üstünde yerini alırken, elbiseler bir odaya konmuştu. Kızlarla büyük kilime oturup, kınalarla ellerine motifler yapan kadınları izledim. Bir süre sonra bakışlarım karşıda ki erkek kalabalığını bulurken Roninin omzunda ki yazmayla gülümsedim. Sağdıç oydu demek ki , damadın tıraşı bitmiş sağdıç la birlikte eve girmişti. Diğer herkes dışarı da oynamaya başlarken, kızların gülüşleri durmuyordu. Bir kaçı ortada oynayan erkeklerle bakışırken, yanlarında ki kızlar onları sarsıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zijan Hanım (Güçlü Kadınlar S. 1) ..TAMAMLANDI..
Roman pour Adolescents********** LÜTFEN KİTABINIZIN REKLAMINI YORUMLARDA YAPIN.********** Ben Zijan, kalbi kara , taş olmuş kadın, umudunu bir resme bağlamış kadın, günaha bulanmış kadın, sevdası uğruna ölen kadın, evladını kaybeden kadın, ben o kadınım, eti lime lim...