Merhaba öncelikle. Finale bu kadar az kalmışken bölüm atasım yok aslın da. Bitmesin istiyorum bir yandan. Benimle ve bu kitapla olduğunuz için teşekkür ederim...
.........................
......................................
................................................
Haram olan şeydin. Kime ve neye göre? O kadar pislik içinde. Herkes kalkıp seni mi bana haram kıldı?
Bırakın ahkam kesmeyi. Kafa koparmayı. Bacakları kırmayı. Kurşuna dizmeyi. Sırf siz kendinizi tatmin edeceksiniz diye kimse ölmek zorunda değil. Çoğunu sizin uydurduğunuz saçmalıklar yüzünden hiçbir kadın, kız ya da çocuk ölmek zorunda değil. Ölecek bir şey varsa zihniyetiniz.
"Allah için namaza, meyyit için duaya, er kişi niyetine uydum hazır olan imama." Yüzlerce insan baktıkları tek şey bir tabuttu.
Budur işte koca dünyanın sonu. Yaktığınız canlar için vereceğiniz hesaplara bu kadar kolay gidersiniz işte. Sonra neden üç günlük denen dünya için yaptım bunları lafını anlarsınız.
Koskoca, dağ gibi bir adam öldü. Kardeşinin ellerinden çıkan kurşunlarla. Çocuklarının kahramanı, karısının hayatı olan bir adam öldü. Bir evlat... Bir baba... Bir koca... Bir abi. Tüm günahlarına rağmen bir insan. Kaderimiz önceden yazılmıştır derler. Hayır. Biz karar veririz ne olacağına ve olmayacağına.
Bir kadın durduğu balkonda izledi her şeyi. Soğuk rüzgar siyah yazmasını savururken. Donuk bakışları herkes gibi tabuttaydı. Ağlamaktan şişmiş kızarmış gözlerine kapkara sürmesini çekmişti. Kapkara giyinmiş o balkonda duruyordu. Rüzgar ona inat daha sert esmeye başladı. Ama kadının dik duruşu, donuk bakışı hiç değişmedi. Yazması savrulup durdu.
"Helal olsun... Helal olsun... Helal olsun..."aşağıdan yükselen sesle bir gözyaşı düştü sol gözünden. Rüzgar onu hemen aldı. Bir veda olmamış gibi hiç olmamış gibi yok oldu o gözyaşı.
"Elveda... Elveda katilim. Elveda abim." Başını gökyüzüne kaldırdı. Hıçkırıklarını zor tuttu. Derin nefesler aldı. "Ayaktayım, olmak zorundayım... Ben hepinizden güçlüyüm." Ona meydan okuyan rüzgar son bir kez esti öfkeyle. Ve ondan sadece yazmasını alabildi. O simsiyah yazma Şırnağın üstünde süzüldü. Ta ki rüzgar pes edene kadar.
Elveda. Elveda abim ama bilesin ki hakkım sana helal değildir. Bu dünyada hesaplaşamadık. Öteki tarafta hesaplaşırız."
Hırs. İntikam. Nefret. Kaç hayatı bitirebilir?
Kıskançlık bir insana neler yaptırabilir?
"Hanımım, iyi misiniz?" ona seslenen kıza döndü.
"İyiyim, bu hesap burada kapandı." Kadın kendisine uzatılan yazmayı alıp başına geçirdi. "Gidelim artık." Kadın arkasından gelenlere aldırmadan ilerleyip bindi arabasına. Saniyeler sonra araba hareket etti.
"Nereye hanım ağam?" Kadın başını cama çevirip kasvetli gökyüzüne baktı.
"Uzak bir yere." Adam başını sallayıp çiftliğin yolunu tuttu.
***
Arabadan inen kadın. Kendisiyle gelenleri geri yolladı. Çiftliğin kahyası koşarak yanına yaklaşırken başını sallayarak selam verdi ona.
"Arka bahçe boş mu Hasan bey?" adam şaşkınlıkla başını salladı.
"Boş hanım ağam." Adam şaşkınlık içinde kadına bakmaya devam etti. Orası kapalı alandı. Dışarıdan kilitlenen ve hiçbir yerden izlenemeyen bir yerdi.
"Hanımınızı bana yollayın." başını sallayan adam koşar adım içeri gitti. Saniyeler sonra eşiyle gelmiş aynı yerinde durmuştu.
"Gidelim." Zijan kadına başıyla işaret edip ilerlemeye başlamıştı.
Zijan odaya girip kadından beyaz çarşaf istedi. Sonra aynanın önüne oturdu. Sürmesini daha koyu çekti. Saçlarını açıp iki yandan ördü. Boncuklu zincirleri örgülerinin arasına taktı. Minik zilleri olan bir tutam zinciri boynuna astı. Sonra arkasında onu izleyen kadınla arka bahçeye gitti. Beyaz çarşaf Zijanın dediği gibi taşların üzerine serildi. Kapı kilitlendi. Yaşlı kadın duvar dibine çöktü. Eline yıllardır kullandığı def'ini aldı. Zijan ayaklarını çıplak bırakıp çarşafın üzerine çıktı.
"Başla..." kadın def'e vurdukça Zijan hareket etmeye başladı. Zıplıyor beyaz çarşaf üzerinde gidip geliyordu. Dans ediyordu. Ölümün dansını. Kadın hızlandıkça o da hızlandı. Saçları arasından boncuk boncuk terlemeye başladı. Elini uzatıp önce sağa sonra sola koştu. Tekrar yapmak isterken takılıp düştü. Kalktı. Zıpladı. Döndü. Döndü. Çarşaf kana bulanana kadar döndü. Zıpladı. Sağa sola gidip geldi. Yaşlı kadın def'e vurmaktan yorulmuştu. Ama Zijan yorulmuyordu. Her bir vuruşta daha bir hırsla döndü. Elleriyle göğsüne vurdu her dönüşte. Acısıyla, çığlığı def'in sesine uyum sağladı. O kadın sabaha kadar durmadan, o taşların üstünde dans etti. Beyaz çarşaftan geriye bir beyazlık kalmamıştı. Gün ağarmaya başlarken sabah ezanı okundu. Kadın durdu. Olduğu yere çöküp kaldı.
"İşte şimdi tamamen bitti her şey. Bugün benim asıl hayatımın başlangıcı."
....................
..............................
...........................
Kızacaksınız tekrar kısa bir bölüm olduğu için. Ve diyebileceğim tek şey beni çok yıprattığı için son bölümlere doğru anca yazabildiğim. Bazı şeyler kısa olmalı falan filan. Çünkü ben yazarken cidden çok ağlıyorum. Hem de çok.
Mutluluk ve sağlıcakla kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zijan Hanım (Güçlü Kadınlar S. 1) ..TAMAMLANDI..
Teen Fiction********** LÜTFEN KİTABINIZIN REKLAMINI YORUMLARDA YAPIN.********** Ben Zijan, kalbi kara , taş olmuş kadın, umudunu bir resme bağlamış kadın, günaha bulanmış kadın, sevdası uğruna ölen kadın, evladını kaybeden kadın, ben o kadınım, eti lime lim...