Hayat beni bu siteye sürüklediğin de buralara kadar geleceğimi hiç düşünmemiştim. Gerçi kimse hatırlamaz ama ben buraların eski amatör yazıcısıydım yazdıklarım üstünden çok zaman geçti uzun süredir bu kitabımla ilgileniyordum ve karşınız da yazarken gurur duyduğum, okuduğum satırlar da burnumun sızladığı kitabımı sizlerle paylaşmak benim için nasıl bir duygu tarif edemem size ,ben yanım da olan insanı unutmam ona sırtımı dönmem o yüzden sizden isteğimdir bu kitapta benimle kalın , yanım da olun fikir verin , eleştirin , soru sorun , beğenirseniz tavsiye edin yeter ki yanımda olun siz bilirsiniz insan umuduyla yaşar , heyecanı , mutluluğu onun yemeği suyudur . Sizler yanımda kalıp bana destek olarak benim yemeğimi suyumu vereceksiniz aslın da. Yanımda kalacaklara , bir süre sonra sıkılıp gideceklere, bölüm gelmese de sabırla bekleyeceklere, bir göz atıp gideceklere, sonuna kadar okuyup yorum yapacaklara, daha bölümü okumadan oy vereceklere, ve belki de inşallah beni sorularıyla deli edeceklere teşekkür ederim. Hepiniz bu kitaba hoş geldiniz ...
...............
Özgürlüğün geldiği gün,
O gün ölmek yasak.
Bir günde iki kere mümkün müdür? Evet . Ben bugün iki kere öldüm, ben iki kere gömülmedim , jiyan beni kollarına alırken ağlamak beni rahatlatıyordu . Törelere karşı gelmiştim ve Diyar'ıma , sevdamı yazdığım bir mektup göndermiştim , imkansıza değil di benim sevdam Şırnağın Ağasının ortanca oğlu Diyaraydı , onu ilk abimin düğününde görmüştüm yeşil gözleri vardı, üzerim deki fistanla aynı renkti , ondan sonra ne zaman konaktan çıksam karşım da onu bulurdum , inandırmıştım kendimi kaderim olduğuna , değilmiş. Yolladığım mektup açılmamış ve kesin bir red cevabıyla geri gelmişti. Ellerim de buruşturduğum zarfı kapıya fırlattığım da kapı açılmış,içeri babam girmişti,buruşturduğum kağıt ayaklarının ucunda dururken,içimdeki üzüntü yerini korku almıştı. Babam zarfı yerden alıp , açmış ve okumuştu, belki de defalarca okumuştu, bakışları beni bulunca gözlerin deki nefreti ve tiksintiyi görmüştüm. Kağıtta yazan bir kaç satır onun her şeyi anlamasına yeterdi.
"Ez jı çavete ternabım Diyarım , tuyi xweziya wi dili." ( Ben gözlerine doyamıyorum Diyarım, sen bu kalbin isteğisin.)
Elinde buruşturduğu kağıdı bana fırlattı göğsüme çarpan kağıt tekrar yere düşmüştü.
"Avluya inin." demiş gitmişti, sesi öfkeliydi ama bağırmamış , cezamı hemen vermemişti, jiyan yanıma gelmiş koluma girmişti , beni aşağıya sürüklerken bir tepki veremiyordum , bu saatten sonra tepki versem de olacak bir şey yoktu. Kendi aptallığım hayatıma maal olmuştu, Diyarım beni bugün ikinci kez öldürüyordu.Avluya geldiğimizde anamı da görmüştüm , yengem de yanında oturmuş bana bakıyordu.
"Karagül kocanı ara kardeşini de alsın gelsin." omuzlarım daha da çökerken yaşlar gözlerimden akmaya başlamıştı , ne ara durmuşlardı hatırlamıyorum.
Abim, kardeşim her şeyi öğrenecek bana nefretle bakacaklardı , belki babamın bakışlarını kaldırırdım ama abimin nefreti beni öldürürdü, yengem oturduğu sedirden kalkmış avludan çıkmıştı, abimin buraya gelmesi bir kaç dakika sürerdi , başımı kaldırınca anamın bana bakışını görmüştüm, anlamıştı. Yengem gelip tekrar aynı yerine oturmuştu. Başımı babama çevirince onun zaten bana baktığını farkettim, tek duygu vardı gözlerin de , nefret , mümkünmüş gibi başımı daha çok eğdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zijan Hanım (Güçlü Kadınlar S. 1) ..TAMAMLANDI..
Novela Juvenil********** LÜTFEN KİTABINIZIN REKLAMINI YORUMLARDA YAPIN.********** Ben Zijan, kalbi kara , taş olmuş kadın, umudunu bir resme bağlamış kadın, günaha bulanmış kadın, sevdası uğruna ölen kadın, evladını kaybeden kadın, ben o kadınım, eti lime lim...