Bölüm 14 Part 2

2.4K 142 86
                                    

Merhaba arkadaşlar evet farkındayım bölüm geç geldi. Ama gerçekten bu iki kardeşin olduğu bölümlerde çok  zorlanıyorum. Zijan ve Jiyan ikisi de çok güçlü karakterler. Ve yazarken her satırında ayrı ayrı donup kalıyorum. Jiyan dan ne kadar az bahsetmiş olsamda onunda çok güçlü bir karakter olduğunu unutmayalım. Hepinize iyi okumalar...

....................................

Olmasaydı sonumuz böyle ...

Genç kız duyduğu sözlerle haykırırken ,  Zijan arkasına bir kere bile bakmadan uzaklaştı oradan. İnsan canından birine böyle yapmazdı ama. Ama olmuyordu işte. Onca yıl bu duvarlar arasında çürüttüğü ömrü aklına geldikçe. Yediği dayaklar aklına geldikçe. Gözyaşları arasında boğmak bile istiyordu kardeşini. Ona hayatının en büyük kötülüğünü yapmış ,  bu kızı nasıl bırakırdı bir başına.

Çoban Mehmet geldi aklına. İkinci karısı şehirliydi. Onu çok severdi ve bu yüzden ilk karısını çok dövdüğü söylenirdi. Biraz hayvan karşılığı kardeşini seve seve alırdı nikahına. Kalbi acırken , arkasına döndü. Elleriyle yüzünü kapatmış ağlayan kardeşine karşı ,  içinde gram merhamet yoktu. Onu asla affetmeyeceğini fark edince önüne döndü.

Merdivenleri inerken köşede onu izleyen iki adamdan habersizdi. Elleriyle ağzını kapatıp odasına çekildi. Haykırmak istiyordu. Büyük aynanın karşısına geçince kendisini izledi. Bunları hakedecek ne yapmıştı. Bir nefret nasıl bu kadar büyük olabilirdi. Bir insan kendi kanından olan birinden nasıl bu kadar nefret ederdi. Ayaklarını sürüyerek aynalı masasına oturdu. Gözleri tekrar dolarken. Masadaki herşeyi yerlere savurdu. Acıyla bağırırken , kapısının önünde çökmüş ağlayan adamdan bihaberdi. Yüzünü kollarına yaslamış ağlarken. Dışarıda ki adamda ondan farksızdı. Ayrı ayrı acılar çekerken. Aynı yerleri acıyordu. Kalpleri bir düşmanın eline geçmişte. İçindeki tüm kanı akıtmak ister gibi,  bir hain tarafından sıkılıyordu.

Ne kadar bilselerde,  ilaçları kendileri.
O kadar bilmiyorlardı , ilaçları birbirleri.
Derman olmak isterken ,  daha çok yaralar açıyorlardı. Hangisine bakacaklarını şaşırıyorlar. Bu kez de kendi yaralarını kanatıyorlardı...

Bilal kapının önüne çökmüş ağlayan adama bakarken ne yapacağını bilmiyordu. Yıllar sonra ilk kez böyle görüyordu komutanını. Ne kadar da zavallı duruyordu. Yıllarca dağlarda bir aslan gibi kükreyen o değildi sanki.... Etraf sessizleşmişti. Ne içeride ki kadından. Ne de yukarıda ki kadından ses geliyordu artık. Yavaşça ilerleyip , kapı önünde hareketsiz duran adamı kaldırdı. Onu yan tarafta ki odasına götürürken ,  dışarıda kalın bir ses yankılanmıştı. Roni'yi odasına bırakıp , merdivenlerin başına vardı. Fıraz konağın kapısının önünde durmuş. Zijana sesleniyordu. Bilali görünce ona doğru hızlı adımlar attı.

"Abam nerede?". Sesi endişeli yüzü öfkeliydi. Jiyanın dedikleri doğru muydu acaba? En çok Zijana sevgi gösterip,  onu yok sayarak mı bu kadar kötü yapmışlardı? Bu düşüncelerini başınj sallayarak def etti. Ne olursa olsun. Hiçbir şey o yaptıklarına neden olamazdı.

" Odasında."  Öne atılan adamı kolundan tutup geri çekti. "Bırak biraz yalnız kalsın. " Endişeyle başını yukarı kaldıran Fıraz , ellerini karşısındaki adamın dirseklerine koydu.

"Allah aşkına anlat ne olmuş.?" Korkuyla tekrar öne atıldı. Bilal onu omuzlarından yakalayıp çardağa götürdü. "Tarladaydım , anam aradı dedi ki buraya gelmiş. Hemen çıktım geldim bende. Ne oldu?". Korkuyordu. Ablası için korkuyordu. Dün gece anasını zorlayınca bir kaç şey öğrenmişti. O duyduğu biraz şeyle bile o kadar çok şaşırmıştı ki. Ablası kim bilir ne hale gelmişti.

Zijan Hanım (Güçlü Kadınlar S. 1) ..TAMAMLANDI..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin