0.4

2.7K 253 89
                                    

Herkese merhabalar. Bölüme geçmeden önce sizden ufak bir ricam olacak. RoséKook seven tanıdıklarınızı ya da arkadaşlarınızı etiketlerseniz çok sevinirim, şimdiden teşekkürler.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, keyifli okumalar.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, keyifli okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

&

➰

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Otobüs mola vermek için durduğunda okuduğum kitapta kaldığım yerin sayfasını katladım ve sırt çantamı alıp otobüsten indim.

Dinlenme tesisine girip tuvalet ihtiyaçlarımı giderdikten sonra market bölümüne geçtim ve yolda acıkabilme ihtimalimi düşünerek atıştırmalık bir şeyler almak için reyonlarda dolaşmaya başladım.

Bisküviler ve keklerin olduğu reyona geçtiğimde otobüste arkamda oturan ve ona sadece müziğin sesini kıs dediğim için sanki benim içimi okuyabilen bir medyummuş gibi davranan çocuğunda burada olduğunu görmüştüm.

Ben, her ne kadar onu umursamadan markete girerken aldığım küçük sepete bir şeyler atmaya başlayıp reyonlarla ilgilenmeye çalışsamda anlaşılan o ki, kendisi pekte benimle aynı fikirdeymiş gibi gözükmüyordu.

"Yolun kalanında iyi uyuyabildin mi?"

"Uyumak mı?" Diyerek alayla sorduğum soru karşısında yine sırıtmaya başladığında derin bir nefes aldım ve ekledim, "Saçma müziklerin ve sen uykumu böldüğünüz için sayende gece boyunca gözüme bir gram uyku bile girmedi."

Elimdeki sepeti sıkıca kavrayarak içeceklerin olduğu bölüme geçtiğimde o da hiçbir şey söylemeden peşimden geldi.

"Gerçekten, seni rahatsız ettiysem özür dilerim, ımm..."

Adımı bilmediğinden olacak ki işaret parmağını bana doğru uzatıp anlamsız bakışlarını suratıma diktiğinde neden bilmiyorum ama hiç tereddüt etmeden ismimi söyleyivermiştim ona.

"Rose, Roseanne."

"Demek Rose... Memnun oldum Rose. Bende Jeon Jungkook."

Dolaptan aldığım su ve gazoz şişelerini sepete atarken, "Keşke aynı şeyi bende senin için söyleyebilseydim." Diye mırıldandım ve ona bakmadan kasaya doğru ilerlemeye başladım.

Ancak yine peşimden gelmeye başladığında öyle kolay kolay pes etmeyeceğini anlasamda, onunda benden istediği her ne ise onu alamayacağını anlaması gerektiğini düşünerek şimdilik onunla hiçbir şekilde iletişim kurmamaya karar verdim.

Marketten çıkıp otobüslerin beklediği yerdeki banklara oturduğumuzda o aldığı hazır gıdaları paketlerinden çıkarıp yemeye başlayken bende aldığım üzümlü keki mideme indirmekle meşguldüm.

"Söyle bakalım Rosie, neden Wyoming?"

Sorduğu soru karşısında afallasamda çaktırmadan kekimi yemeye devam ettim ve lokmalarım arasında düşünürken aklıma yatan en uygun yalanı seçtim.

"Ablam orada yaşıyor ve yeni doğum yaptı. Hem onun yanında olup yardım etmeye hemde bebeği görmeye gidiyorum."

Jungkook bu ayrıntılı cevabım karşısında birkaç saniye gülecek gibi olsada kafasını yere eğip kendini toparladı ve hiçbir şey söylemeden elimdeki sağlıksız yemekleri yemeye devam etti.

Muhtemelen yalan söylediğimin farkındaydı ancak yinede bu konu hakkında başka bir şey sormadı.

Beni onu merak etmeye iten şey bana meydan okumuşçasına attığı gülüş mü yoksa bu gereksiz tavırları mıydı bilemiyordum ama birden bire kendimi bende aynı soruyu ona sorarken bulmuştum.

"Peki ya sen? Sen neden Wyoming'e gidiyorsun?"

"Ah... Benimde babam orada yaşıyor." Diye başladığı cümlesine neden olduğunu anlamasamda birden bire asılan suratıyla devam etti.

"Onu görmeye gidiyorum. Yaklaşık bir hafta sonra ameliyat olacak. Bilirsin işte beyin tümörü... Zorlu bir süreç."

Ağzından çıkan kelimelerle birlikte ağzım açık bir şekilde ona bakakaldığımda o an ne diyeceğimi bilemeyecek kadar çok şaşırmıştım.

Tanrım, babasında beyin tümörü olduğu için ameliyat olacaktı ancak o tüm bunları açıkça söylerken nasıl bu kadar rahat olabiliyordu? Babası için hiç mi üzülmüyor veya endişelenmiyordu?

Tam cevap vereceğim sırada otobüs şoförünün otobüsümüzü çalıştırdığını görünce ikimizde önümüzdeki yiyecekleri toparlayıp ayaklandık ve yanyana bir şekilde otobüse doğru yürümeye başladık.

Bu garip anı atlatmak için adımlarımı hızlandırıp Jungkook'un önüne geçtim ancak otobüsün önüne geldiğimizde beni kolumdan tutup durdurunca ister istemez yeniden ona doğru dönmek zorunda kalmıştım.

"Çok ilginç bir tipe benziyorsun Rosie." Dediğinde suratına baka baka "Bana ilginç diyene bak" diye haykırmak istesemde kendimi tuttum ve sabırsızca devam etmesini bekledim.

"Düşündümde, yolculuğumuz boyunca seni tanımak, oldukça eğlenceli bir fikir olabilir."

Sizden satır aralarına veya bu paragrafa yorumlarınızı ve düşüncelerinizi yazmanızı istesem çok mu erken davranmış olurum? 😄

Okuduğunuz için teşekkürler~ 💜

𝐅𝐚𝐭𝐞𝐝 𝐑𝐨𝐚𝐝 | RoséKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin