4.5

2K 229 143
                                    

Iron & Wine - Flightless Bird, American Mouth
Lord Huron - The Night We Met

Arabayı Taehyung'un evinin önüne parkedip indikten sonra günlerdir süren yakıcı sıcağa rağmen bugün yüzümde ve saçlarımda dolaşan serin rüzgarla birlikte derin bir nefes aldım ve bahçe kapısından geçip eve doğru yöneldim.

Yaz bitiyor, Sonbahar yaklaşıyordu. Güneş, yerini karanlık ve kasvetli bulutlara bırakmadan önce gökyüzünde son kez parıldıyordu.

Kapının önüne geldiğimde Jungkook'un uyuyor olabileceğini düşünüp kapıyı çalmak yerine cebimden Taehyung'un verdiği yedek anahtarı çıkardığımda tüm o karmaşanın içinde bunu akıl edebildiğim için memnuniyetle gülümsedim.

Anahtarı deliğe sokup kapıyı açtığımda yavaşça içeri girdim ve minik adımlarla salona doğru ilerlemeye başladım.

Ancak salonun kapısından içeri girer girmez Taehyung'la Jungkook'u görünce sessiz olma çabam yerini büyük bir endişeye bırakırken kaşlarımın çatılmasına engel olamadım.

Ne olmuştu bilmiyordum ancak Taehyung Jungkook'un kolundan ve belinden tutmuş, ona ayakta durması için destek oluyordu.

Beni görür görmez duraksayıp normal hallerine dönmeye çalışsalar bile bu durumu görmezden gelmem imkansızdı.

Jungkook oldukça kötü görünüyordu. Ben gittikten sonra uyumamış mıydı?

"Ne yapıyorsunuz siz?" Salon'a geçip telaşlı adımlarla yanlarına doğru ilerlemeye başladığımda elimdeki anahtarı gelişi güzel bir şekilde koltuğun üzerine fırlattım ve saniyeler içerisinde Jungkook'un yanında ulaşıp ellerimi yüzüne yerleştirdim.

"Sen iyi misin? Solgun görünüyorsun? Ben gittikten sonra bir şey mi oldu?"

Taehyung gergin bakışlarını ikimizin arasında dolaştırıp sessizliğini korurken Jungkook keyiften uzak bir şekilde gülümsemeye ve dik durmaya çalışarak yanağıma minik bir öpücük kondurdu.

"Aniden kalkınca bir an için başım döndü. Sanırım uykusuzluk ve açlık etkisini yeni yeni gösteriyor."

Söyledikleri karşısında kaşlarım çatılırken, "Ben gittikten sonra uyumadın mı?" Diye söylendim ve kızgın bakışlarımı Taehyung'a doğru çevirdim.

O ise hiç bana bakma der gibi omuz silkip Jungkook'u gösterdikten sonra yanımızdan ayrılıp bizi yalnız bırakarak ortadan kayboldu.

"Bu aralar sensiz uyuyamadığımı biliyorsun."

Bu sözleri üzerine bakışlarımı yüzünde dolaştırmayı kesip yeniden kahvelerinde sabitlediğimde ellerimi yanaklarından ayırıp omuzlarına koydum. O ise tek elini belime atıp beni kendine doğru çekti ve dudaklarıma uzun sayılabilecek bir öpücük kondurdu.

Ayrıldığında gülümsedim ve tıpkı Taehyung'un yaptığı gibi ona destek olmaya çalışarak koluna girip yürümeye başladım.

"Hadi o zaman, yukarı çıkıp bir an önce yatıralım seni. Artık biraz dinlenmen lazım."

Adımlarımı dikkatli atmaya özen göstererek merdivenlere doğru yöneldim ancak o garip bir şekilde yarı yolda beni durdurdu ve kolunu kolumdan kurtarıp ellerimi tuttu.

"Aslında... Benim sana bir sürprizim var."

Hiç beklemediğim bu cümleyle birlikte kaşlarım çatılırken "Ne sürprizi?" Diye şaşkınlıkla mırıldandım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 31, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝐅𝐚𝐭𝐞𝐝 𝐑𝐨𝐚𝐝 | RoséKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin