Yirmi bir yaşındaki Rosé başına gelen trajediler yüzünden içinde bulunmak zorunda kaldığı hayatı reddedince ilk bulduğu uçak biletiyle Amerika'ya gider ve sonu olmayan, varış noktasını kendisinin bile bilmediği bir otobüs yolculuğuna çıkar.
Çıktığı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
&
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yalnız gifler bölüme cuk diye oturdular ya 😏
➰
Yaptığımız küçük anlaşmanın ardından Jungkook yüzündeki hain gülümsemesiyle birlikte ıstakasını seçtikten sonra duvardan uzaklaştı ve elimi tutup benide yanında götürerek boş bir masanın yanına getirdi.
Oyuna başlamadan önce Jungkook'un hiçbir şey bilmediğimi farzedip bana nasıl ıstaka tutulacağı öğretmek istemesiyle birlikte topları bir kenara çektik ve ikimizde masanın başındaki yerlerimizi aldık.
Onun talimatını beklemeden yavaşça masaya eğildim ve ıstakayı sanki daha önce hiç kullanmamışım gibi tutarak topları hedeflemeye çalıştım.
Jungkook'ta birkaç saniye içerisinde yanımdaki yerini aldı ve sol elini ıstakanın üzerinde çelimsizce duran elimin üzerine koyarken sağ eliyle de belimi kavradı.
Bu hareketiyle ağırlığını üzerime vermeden ve aramızda herhangi bir kişisel alan bırakmadan bedenini bana yasladığında istemsizce derin bir nefes almak zorunda kalmıştım.
Böyle hareketleri her zaman için nefesimin kesilmesine sebep oluyordu. Dokunuşu o kadar narin ve samimiydi ki ondan etkilenmemek imkansızdı.
Bu teklifi kabul ederken böyle bir pozisyona gireceğimizi düşünmemiştim ancak şimdi bedenlerimiz arasında neredeyse birbirine temas etmeyen hiçbir nokta olmadığı için bu kararımı bir kere daha sorgulamak zorunda kalmıştım.
Ben yavaş yavaş terlemeye başlarken Jungkook gayet rahat hareketlerle ıstakayı toplara doğru yöneltikten sonra usta bir şekilde oynatıp bana nasıl atış yapacağımı gösterirken bir yandan da sözlü talimatlar veriyordu.
Ancak teninin sıcaklığı derimi öylesine çok yakmıştı ki söylediği şeyleri anlayabilmem imkansızdı.
Tanrım, bu kesinlikle işkenceden farksızdı. Bu kadar yakınımdaydı ancak uzanıpta ona dokunamıyordum. Bu hiç ama hiç adil değildi.
