Yirmi bir yaşındaki Rosé başına gelen trajediler yüzünden içinde bulunmak zorunda kaldığı hayatı reddedince ilk bulduğu uçak biletiyle Amerika'ya gider ve sonu olmayan, varış noktasını kendisinin bile bilmediği bir otobüs yolculuğuna çıkar.
Çıktığı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
&
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
➰
Yüzümdeki aptal tebessümle birlikte reyonların arasında onun sırtını izleyerek ilerlerken adımlarımı hızlandırdım ve yanına ilerleyip ona ayak uydurdum.
Önce içecek dolaplarına doğru ilerledik. O kararsızca dolaplara bakınırken ben elimi soğutucunun üzerinde gezdirdim ve burada bulabileceğimiz en sağlıklı şeylerden biri olan meyve sularından iki tane kaptım. Birisi ananaslı diğeri ise vişneliydi.
Tam da o sırada dolaptaki bira şişelerine yönelen Jungkook, "Meyve suyundan nefret ederim." Diyerek söylendi ve bir şişe birayı dolaptan alıp sepetin içine attı.
Bense onun bu hareketi karşısında kendimi,"Bu yaptığın tam bir çocukluk" diye mırıldanmaktan alıkoyamamıştım. "Meyve suyu sevmesen bile bu kadar seçeneğin arasından gidipte en sağlıksız olanı seçtiğine inanamıyorum."
"Sende sağlıklı beslenme takıntısı felan mı var acaba?" Hazır yiyeceklerin olduğu bir reyona doğru ilerlediğinde bu sorusuna karşılık gözlerimi devirmekle yetindim ve o yine sağlıksız bir şeyleri sepete atarken ben sadece onu izlemekle yetindim.
"Galiba oldukça özel bir konuşmaydı?"
O elindeki hazır gıdalarla dolu paketleri incelemeye devam ederken bende öylesine reyonlara bakmaya devam ettiğim sırada sorduğu soru ile öylece yerimde kalakalmıştım. Lisa ile yaptığım konuşmadan bahsediyor olmalıydı.
"Ah, o mu..." Diye mırıldandığımda neden açıklama gereği duyduğumu bile bilmiyordum. "En yakın arkadaşımla konuştum. Beni merak etmişte."
Ben dikkatlice onu izleyip söylediklerim karşısında yeni bir şeyler sormasını beklerken o sadece kafasını sallayarak beni onaylamakla yetindi ve elindeki sandviçleri sepete atıp kasaya doğru ilerlemeye başladı.
İkimizde aldıklarımızın parasını ödeyip bahçedeki banklardan birine oturduğumuzda her ne kadar sağlıklı beslenmeye ve midemi bozmamaya özen göstersemde Jungkook'un ısrarlarına ve yol boyunca aç kalabileceğimi söyleyip durduğu garip tavırlarına dayanamayıp aldığı sandviçlerden birini yemek zorunda kalmıştım.
