Çok zaman önce öğrendim ki; yaralarımı iyileştirmek için onlarla yüzleşecek cesarete
sahip olmam gerekiyordu.- Paulo Coelho
✴
Öncelikle bir konuya açıklık getireyim; bölümleri neyden ilham alarak yazdığımı soranlar oluyor. Sadece Taladro dinlemek yetiyor. Taladro dinleyin, gerisi gelir.
✴
Beni tam olarak ne tanımlar, bilmiyorum. Ama ne olmadığımı biliyorum. Hiçbir zaman duygularımla hareket eden biri olmadım. Tabii ki kendimce duygularım vardı, lâkin elimden geldiğince ikinci planda tuttum. Korkarım, değişiyorum. Bunu hiç mi hiç istemem. Şimdi tüm aile bireylerinin oturduğu salonda zemini arşınlıyorum. Karan'ın ardından Sıraç Bey de karakola gitti. Benden şüphelenmesi epey canımı sıkıyor. Bunu da önemsemiyorum. Sanırım hapishaneye girecek olması ihtimali beni ürkütüyor.
Daima adaletten yana olan ben, neden bu düşünceden korkuyorum?
Günün birinde ona deliler gibi aşık olacak olsam bile cezasını çekme taraftarı olacağım. İnsan canını hiçbir şey geri getiremez. Tüm bunlara şahit olduğum hâlde susmak bile bana acı veriyor. Buna rağmen neden?..
Ben işlediğim suçların yolunda önce kendimden oldum.
Sürekli söylediği sözlerle zihnimi meşgul ediyor. Kendimi bugün sorulara boğmak istiyorum. Neden söyledikleri bir an bile aklımdan çıkmıyor?
Elim enseme giderken, başımı tavana doğru kaldırdım. Derin bir nefesin ardından yürüyüşüme devam ettim. Ecem'in ağladığını, Nermin Hanım'ın söylenmelerini ve Burcu Hanım'ın da onları sakinleştirmeye çalışmasını duyuyordum. Kendime hâkim olamayıp koltuğun etrafından dönerek karşılarına dikildim.
"Hepiniz günün birinde böyle bir şeyin olacağını biliyordunuz, şimdi neden bu sızlanmalar?"
Ecem, başını önüne eğdi. Artık benim de bir şeyleri bildiğimi fark etmelerini istiyordum. Nermin Hanım lakayıt bir şekilde yüzüme baktı. Muhtemelen yine hadsiz olduğumu söyleyecekti.
"Sen, Karan'ın kocan olduğu gerçeğinin farkında mısın?"
Sırf öyle diye arkasında durmam gerektiğini düşünüyordu. Ben hiçbir zaman onun, Sıraç Bey'in karşısında sus-pus olduğu gibi olmayacaktım.
"Bir şeyin hata olduğuna inanıyorsam, karşımda olanın bir önemi yok."
Bunu tüm kalbimle hissediyordum. Belki Karan'a karşı duygularım vardı. Ama bu karakterimden ödün vereceğim anlamına gelmezdi.
"Oğlumu hak etmediğini en başından biliyordum."
Bu cümlesi sinirlerimi zıplatmaya yetti. İnsan sevdiklerini sahiden tüm şeytanlıklarına rağmen melek gibi mi görüyordu? Doğrusu Nermin Hanım'ın da Karan'ı sevdiğinden pek emin değildim, Sıraç Bey'in konuştuklarından sonra.
"Hiçbir zaman işlediği suçları örtbas ederek yeni hatalar yapmasına sebep olmayacağım."
Gözlerimin içine azalmaz nefretiyle bakarken, kendimi durduramayacağım bir noktada olduğumu biliyordum.
"Karan hak edilmesi gereken bir adam değil. Sırtını okşamaktan vazgeçin artık, onu göz göre göre öldürüyorsunuz."
Hiçbir şey demesine izin vermeden kapıya yöneldim. Evden çıkarken, ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Dilimin söylediklerini kalbim de hissediyordu, ama içimde sıkışıp kalan bir şeyler vardı. Sıraç Bey'i aradım, açmadı. Bir kez daha denediğimde, pes etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜVEYDA
Teen FictionHiçbir şey, güzel bir kitabı bitirdikten sonra içinde oluşan boşluk kadar derin olamaz. Bu kitabı bitirdikten sonra o boşluğu yaşayacağına emin olabilirsin. Son bölüme geldiğinde, seni bu paragrafta bekliyor olacağım. ✴ Siz hiç kocanızın günlüğüne s...