22. "Zaaf"

12.8K 693 155
                                    

Bazen var'ı anlarsın
Yok ile sevgilim.

-Cahit Zarifoğlu.

Şimdi benden gidiyorsun.

Bir de sen benden gidiyorsun.

Geriye bir ben bırakma.

Çünkü bir kez daha eksilecek gücüm yok.

Karan, Sinan Bey'den birkaç dakikalığına da olsa bizi yalnız bırakmasını istemişti. Ondan gidecek olduğum gerçeğini sığdırdığı cümleler, acı duymak yerine gülümsememi sağlıyordu. Geriye bir ben bırakma demişti, bir kez daha eksilecek gücüm yok.

"Arabayla sizi takip edeceğim. Sakın korkma, mahkeme bile olmadan yanımda olacaksın."

Söz verir gibi konuşuyordu. Sıraç Bey hayata geri dönmeyecekse, oradan çıkmak benim için bir anlam ifade etmeyecekti.

"Sakın bir şey söyleme. Hiçbir soruya cevap verme."

Yüzümü büyük avuçlarının arasına aldı. Bunu çok seviyordum. Gözlerini kapatıp alnını alnıma dayadı. Beni geri dönüşü olmayan bir yolculuğa uğurluyor gibiydi.

"Amcama haber verme, olur mu?"

Muhtemelen duyacak olursa kalbine inerdi. Karan kendini geri çekip başını salladı. Artık gitmem gerektiğini biliyor gibi ellerini çekti. Kapının önünde beni bekleyen memurlara doğru yürüdüm. Hemen arkamdan gelen adım seslerini duyabiliyordum. Sami kapıyı açıp dışarı çıktı. Ardından ben de çıktım ve hemen sonra da geri kalanlar.

"İyi günler Karan Bey."

Sinan Bey'in, geldiğinden beri Karan'la bir derdi varmış gibi tavır takınmasına anlam veremiyordum. Ne var ki iyi günler derken bile yüzündeki o kibiri bariz bir şekilde ortaya seriyordu.

İyi günler ve seni yendim!

"Henüz işimiz bitmedi."

Karan'da eksik kalmayıp gözdağı verdi. Sami hazırladığı arabaya doğru beni yöneltirken Karan'ın bakışlarının ağırlığı altında yürüdüm ve bir kez daha Sinan Bey'in sesini duydum.

"Haklısınız, her şey yeni başlıyor."

Arabaya bindiğimde, Sami'de sürücü koltuğuna yerleşmişti. Ardından Sinan Bey, oturduğum tarafın kapısını açtı ve yanıma yerleşti. Başımı çevirip aralık olan camdan Karan'a baktım. Her şey yolunda dermişcesine gülümsedi ve ardından cebinden çıkardığı anahtarla arabasına yöneldi. Bahçeden çıktığımızda, güven duymak isteyen taraflarım beni arkama bakmaya zorladı. Başımı çevirdim ve arkamızdan gelen adamı görünce, gönül rahatlığıyla gülümsedim.

"Ah masum kız, bu aile bataklığın olacak."

Yanımda oturan adamın yüzüne baktım. Gözlerimin içine bakıp tek cümlesiyle birden çok şey anlamama sebep oldu.

Biliyorum diyordu.

Karan Günel'i biliyorum.

Sıraç Günel'i biliyorum.

Bu aileyi biliyorum...

Karakola geldiğimizde, bir sorgu daha yaşadım. İnatla konuşmadığımı gördüklerinde, beni nezarete getirdiler. Kaç saat geçti, bilmiyorum. Bu sürede bankın üzerine oturup yalnızlığın bana verdiği huzuru hissetmek istedim. Ama yalnızlık, vicdanımı diri tutmak dışında bir işe yaramıyordu.

SÜVEYDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin