30. "Kader"

10.9K 607 232
                                    

İnsan
Bir damla kan ve bin endişe.

-Şirazlı Sadi.

Yaşamın özünü, mutlu olmak da aradığım süre boyunca elimde kalan hiçlikle alaşağı oldum. Sorunların artık beni terk etmeyeceğine emindim.

Odadan hışımla ayrılan adamın arkasından birkaç saniye tepkisizce beklerken, ne yapmak istediğine anlam verebilecek durumda değildim. Hareket edebilme gücümü ilk kez kazanıyormuş gibi ayaklanıp kendimi odanın dışına attım. Basamakları yüreğim ağzımda inerken, salonda görmeyi beklemediğim bir tabloyla karşılaştım. İçeride yaşlı bir çift, genç bir adam, Sıraç Bey ve Nermin Hanım vardı. Aklıma hemen dakikalar önce Sıraç Bey'in söylediği sözler geldi. Bunlar Ecem için gelmiş olmalıydılar. Kalabalık topluluk, Karan'ın sorusuyla sessizleşti.

"Ne oluyor burada?"

Şimdi herkesin gözü onun üzerindeydi. Son basamakta duran adımlarım, kendine içine düştüğü durumdan hiçbir şey anlamama gibi bir pay biçmişti.

"Söz ettiğim arkadaşım Cemal. Bunlarda eşi ve oğlu."

Sıraç Bey hiçbir şey olmamış gibi davranmayı nasıl da beceriyordu böyle? Ayaklarımı hareket ettirip Karan'ın yanına kadar yürüdüğümde, öfkeden kabaran damarlarını görebiliyordum.

"Ecem için geldiyseniz, boşa zahmet ettiniz."

Karan çekinmeden sözlerini sıralarken, adamın kaşları çatıldı. Gözlerim bir an için yanında oturan kadına kaydı. Siyah saçlı, kahverengi gözlü narin bir kadındı. Kocasına göre oldukça genç duruyordu.

"Sıraç ne demek oluyor bu?"

Sıraç Bey, gözlerini bir an bile Karan'dan çekmezken ne düşündüğü anlaşılmıyordu. Tüm bunları hesaba katmış olmalıydı. Çünkü sabah kesin bir dille bu işin olmayacağı cevabını almıştı. İşleri yine kendi usulüne göre yokuşa sürüyordu.

"Yıldız abla, size kapıya kadar eşlik etsin."

Bu sırada Yıldız abla da dış kapıyı açtı. Bir teşkilat gibi ilerliyorlardı. Cemal Bey başını iki yana sallarken, oğluna kalkması için bir bakış attı. Ardından eşi, Nermin Hanım'a serzenişte bulundu.

"Bu hiç olmadı Nermin, hem de hiç."

Üst üste attığı bacaklarını çözüp ayaklandı. İnce topukların üzerinde hiçbir zorluk yaşamadan kapıya kadar yürüdü. Ardından adımlarının yok sesi kesildi. Omzunun üzerinden bir bakış attığında, bana mı yoksa Karan'a mı baktığını anlayamadım. Üçü de peşi-sıra evi terk ettiğinde, asıl kıyametin şimdi başlayacağını biliyordum. Fakat bu kıyamet ilk kez işime yaradı. En azından Karan'ın çekip gitmesine engel olmuştu.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?"

Sıraç Bey'in hiddetinden zerre kadar etkilenmeyen bir tavırla omuzlarını dikleştirdi.

"Sana bu işin olmayacağını söylemiştim."

Nermin Hanım, Karan'ın karşısına geçerken yüzündeki kızgın ifadeyi görmemek mümkün değildi.

"Sen kimin tarafındasın?"

Yaptıkları çok normal bir şeymiş gibi bu defa da Karan'a yükleniyorlardı. Tepkisizce olanları izlemek benim için güçtü. Fakat bu istikrarımı devam ettirmem gerektiğini biliyordum.

"Doğrunun."

Karan nasıl olur da bu kadar sakin davranabiliyordu? Belki de bu tavrının, karşısındaki insanları çileden çıkardığının bilincinde olduğu için böyle davranıyordu.

SÜVEYDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin