21. "Buzdan Hisler"

12.3K 691 331
                                    

Bence, gerçekten büyük insanlar, büyük
acılar çekmek zorundadırlar.

-Dostoyevski.

Çok önceden bir söz okumuştum. 'Kimse sınanmadığı günahın masumu değildir.' Üzerinde hiç düşünme gereği duymadığım bu söz, şimdi karşıma ben olarak çıkıyor. Kendimi masum sanıyordum, çünkü şimdiye kadar bir günahla karşı karşıya gelmemiştim.

Artık siyaha bir göz kırpımı kadar yakındım. Elime bulanan kan, soluğumu keserken dizlerinin üzerine düşen adama baktım. Silahın hâlâ onun elinde olması, zihnimi bulanıklıktan biraz da olsun kurtarıyordu. Tetiği ben çekmemiştim. Bana isabet ettireceğini düşünürken, sarhoşluğunun da etkisiyle kendini vurmuştu. Fakat sebebi bendim. Ne olursa olsun bunlar beni suçsuz yapmazdı.

Elime sıçrayan kanı tişörtüme sürerken geri geri gitmeye başladım. Babasına doğru yönelen Karan'ı ve Ecem'i gördüm. Evde bizden başka kimse yoktu.

"Hemen Cem'i ara, bizim hastaneye gelmesi gerektiğini söyle."

Karan, Ecem'e doğru bağırırken koltuğun kenarında duran havluyu alıp babasının yarasına baskı yaptı. Ardından bahçeden bir iki koruma çağırıp onu arabaya taşıdılar. Bir ambulans bile çağırmamışlardı. Ecem, hıçkırıklarla ağlarken Karan omuzlarından tutup onu sarstı.

"Kendine gel ve hemen etrafı temizle!"

Ecem deli gibi başını salladı ve basamaklara doğru yöneldi. Ardından siyah gözlerin sahibi beni buldu. Üzerime doğru geldiğini gördükçe geri gidiyordum. Adımlarını hızlandırdı ve beni omuzlarımdan yakaladı. Şoka girmiş hâlde öylece gözlerinin içine bakıyordum.

"Odaya çık, kapıyı üzerine kilitle ve ben dönene kadar hiçbir yere çıkma."

Ardından beni gerisinde bırakarak hızlı adımlarla evden ayrıldı. Gözlerim yerdeki kanı bulduğunda, bu evden olabildiğince uzaklaşmak istedim. Ama Karan'ı dinlemek zorundaydım. Kendimi odaya attığımda, titreyen ellerimle kapıyı kilitledim. Kulaklarımda hâlâ o patlamanın uğultusunu hissediyordum. Yatağın içine girip beyaz çarşafı yüzüme kadar çektim. Bütün vücudum amansız bir titremeye girerken Karan'ın bir an önce gelmesi için dua etmeye başladım.

Aradan geçen zamanı bilmiyordum. Bir süre sonra kapının zorlandığını duyduğumda bile uzandığım yataktan doğrulmadım. Düşüncelerim buz tutmuş, hissizliğime çanak tutuyordu.

"Delfin, ben geldim. Kapıyı aç haydi."

Onun sesini duyduğumda, göğüs-kafesimin arasına bir sıcaklığın yayıldığını hissettim. O an kuru gözlerim nemlendi. Yataktan ağır adımlarla kalkıp kapının kilidini çevirdim. Omuzlarım düşük ve gözlerine bakamadığım adamın karşısında dikiliyordum. Çenemden tutup bakışlarımı gözlerine sabitledi. Kirpiklerimin arasından yuvarlanan bir damla yaş, sert parmağını ıslattı. Çaresizliğimi fark etmiş gibi yüzümü avuçlarının arasına aldı.

"Bana her şeyi anlat. Eksiksiz anlat ki, bir çözüm bulayım."

Çocuğuna yalvaran bir ebeveyn gibiydi. Ses tonu kırık ve bana yardım edeceğine yemin eder gibi. Fakat kendimde böyle bir gücü bulamıyordum. Ağzımdan firar edecek olan her cümle, tekrar beni o an'a hapsedecek gibi hissediyordum.

"Önce üzerini değiştirmemiz gerekiyor."

Ellerini çektiğinde, bir boşlukta sallandım. Dolaptan çıkardığı siyah bir tişörtü alıp geri yanıma geldi. Tepkisizliğimden dolayı işin ona düştüğünün farkındaydı. Üzerimden sıyırdığı tişörtün ardından karşısında sütyenle kalakalmıştım. Gözlerini gözlerimden ayırmıyor, hiçbir şekilde rahatsız olmamı istemiyordu. Şu durumda vücudumda gezinecek olan bakışlarını düşünemezdim. Elindeki temiz tişörtü başımdan geçirdikten sonra aynı işlemi kollarım için de uyguladı. Ardından saçlarımı dışarı çıkarıp parmaklarını parmaklarıma geçirdi. Beni banyoya doğru yöneltirken musluğu açıp ellerimi avuçlarına aldı. Kurumuş kanı bile yıkamamıştım. Lavaboda oluşan kırmızı sıvıya birkaç damla gözyaşı da eşlik etti. Ardından ıslak eller, yüzüme de temas etti. Dolaptan çıkardığı havluyla elimi ve yüzümü kuruladı. Babasının vurulmasına sebep olan kadının yanında duruyordu. Bakışlarından şimdi en zor kısıma geçtiğimizi anlatmaya çalışıyordu. Odaya geri döndüğümüzde beni yatağa oturtup kendisi de önümde diz çöktü. Cesaret vermek istercesine sımsıkı bir şekilde ellerimi tutuyordu.

SÜVEYDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin