34. "Final"

16K 589 244
                                    

İnsan birisini bu kadar severse nasıl darılır, diyordu.
Hiç darılabilir mi, muhakkak yorulmuştur.

-Ahmet Hamdi Tanpınar.

02.30

Tüm bölümü yazarken dinlediğim müzik medyada. Dinleyerek okumak isteyenlere...

*

Tepetaklak olan bir arabanın içinden sağ çıkmanın şaşkınlığını uzun süre yaşayacak olan biriydim. Hayatım her şeyiyle değişmiş ve ardından hiç beklemediğim bir anda rayına girmişti. Günlerdir süregelen mutluluk ilk defa bu kadar sıkı yakama yapışmıştı. Önce evimizin düzenini oturttuk, ardından gerçek bir düğünümüz oldu. Süleyman amcanın arabası gelin aracı olana kadar hiçbir şeyin gerçekliğine inanmıyordum.

Beni sadece bir konuda zorlamasına kızmıştım. Annemin düğüne gelmesini istemişti. Onu affetmemi ve artık hayatımızda hiçbir sorun olmamasını istiyordu. Bunu ben de istiyordum. Fakat zaman öfkemi dindirmeden affedecek güce sahip olmadığımı biliyordum.

Karan anne ve babasıyla görüşmüyordu. Onları temelli hayatımızdan çıkarmıştık. En çok da şirketten ayrılmasına sevinmiştim. Yakında Ecem'de bizle yaşamaya başlayacaktı. Şu an işsiz ve bu ev dışında hiçbir şeye sahip değildik. Fakat bir arada olduğumuz sürece aşamayacağımız sorun olmayacaktı. Miray defteri ve onunla en ufak bağı olan herkesin konusu sonsuza kadar kapanmıştı. Artık sadece biz ve sevdiklerimiz vardık.

Saate baktığımda gecenin ikisi olduğunu gördüm. Her şeyin sonunda soluğu burada, kendi evimizde almanın sevincini yaşıyordum. Göz ucuyla Karan'a baktığımda, onun da bakışları benim üzerimdeydi.

"Şimdi tüm sorunları bu kapının ardına bırakacağız. Yarın yeni hayatımız için planlar yaparız. Ama bu gece sadece ikimiz olalım."

Başımı salladım. Odaya girdiğimizde ardımızdan kapıyı kapattı. Gelinliğin ağırlığı beni yormaya başlamıştı. Belki de artık ondan kurtulmanın zamanı geldiği için böyle hissediyordum. Karan parmaklarını parmaklarıma geçirdiğinde, derin bir nefes aldım. Bu soluğun bana uzun bir süre yetmesini istiyordum. Çünkü artık kendimi kasıyor ve neredeyse nefes almayı unutuyordum.

Tüm gece takım elbisenin içindeki yakışıklılığından ötürü bakışlarımı ondan alamamıştım. Şimdi ise nereden geldiğini bilmediğim bir his, içimden taşmak istermiş gibi baş kaldırıyor ve gecenin diğer yarısının bir an önce başlamasını istiyordu.

Karan önce ceketini, ardından vücudunu çepeçevre saran gömleğini çıkarmaya yeltendiğinde, yutkunuşum kulaklara ulaştı. Göğüs-kafesimi bir ateş almış, sıcaktan cayır cayır yanıyordum. Yaşanan onca olayın nazarında hiç bu anın hayalini kurmamıştım. Bir an bile 'acaba ne yaparım' diye düşünmemiştim. Şimdi yaşanan her şey plansız gelişecekti.

"Onca olay arasında bile bu anı çok bekledim."

Yaptığı itirafa karşılık gözlerimi kaçırdım. Bu gece ses tonunda bile bir değişiklik vardı. Gömleği de koltuğun üzerindeki yerini aldığında, avuçlarımı gelinliğin tül yüzeyine bastırdım.

"Senin kadar arzuladığım hiç kimse olmadı, Süveyda."

Bu gece geçmişteki ilişkilerini düşünmeyecek, günlük meselesini kafama takmayacaktım. Aslında bunu hayatımın geri kalan her zamanında yapmam doğru olurdu. Yaşanan her şey geçmişte kalmıştı ve biz birbirimizi tercih etmiştik.

SÜVEYDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin