29. "Ateş"

12K 595 177
                                    

Geçti artık,
Göğsümde kuş barınmaz,
Anladım.

-Metin Altıok.

Yeni bölüme sevinen tayfa?


"Bir zamanlar üç kelebek gezerken ateşi görür. Ateşin ne olduğunu merak edip öğrenmeye karar verirler. Birinci kelebek biraz yaklaşır ve geri döndüğünde, ateşin etrafına ışık veren bir şey olduğunu söyler."

Abajurun aydınlattığı kadar yüzünü gördüğüm, adamdan gözlerimi alamıyordum. İkimiz de yan bir şekilde uzanmış, birbirimize bakıyorduk.

"İkinci kelebek de gider ve biraz daha ateşe yaklaşır. Geri döndüğünde, ateşin etrafına ışık ve ısı verdiğini söyler. Tam olarak ateşin ne olduğunu öğrenmek isterler ve bu defa üçüncü kelebek gider."

Yine ona bir hikaye anlatıyordum. Merakla beni izleyen gözleri, nereye varacağımı bekliyordu. İçim bir acıyla ezildi. Şu basit hikayeleri hiç duymamış olması canımı acıtıyordu. O, hiç masal dinlemeyen koca bir adamdı.

"Ateşin ne olduğunu anlamak için iki kelebekten de fazla yanaşması gerektiğini bilen üçüncü kelebek, ateşe kapılır ve yanar. Üçüncü kelebek anlamıştır ateşin yakıcı olduğunu. Ancak bunu dönüp arkadaşlarına anlatamaz."

Ses tonum oldukça kısıktı. Gözlerim uykuya kapılmak üzereyken bile sonunu getirmeye çalışıyordum. Bu meraklı bakışlar, düştüğüm yerden beni kaldırabilecek güce sahipti.

"Sevgi ve bağlılık da ateşe benzer. Gerçek sevgiye düşenin içini kor eder. Ancak bunu kendinden başka kimse bilmez. Anlamak için ne bakmak ne de yakınlaşmak yeterli gelir."

Uykum biraz kaçar gibi oldu odanın ortasına kadar uçuşan perdeden gözlerimi çekip bir kez daha Karan'ın gözlerine diktim. Son cümleyi aynı anda söyledik.

"Yanmak gerekir."

Düz bir çizgi hâlinde olan dudağı kıvrıldı. İçindeki çocuğu yalnızca ben görüyordum. Yüzüne dokunmak isteyen elimi sıktım. Bunu yapmayacaktım. Kafam allak bullak olmuşken, biraz da olsun duygularımı frenlemek zorundaydım.

"Sesin hiç susmasın, olur mu?"

O da benden farksız bir şekilde fısıltı hâlinde konuştu. Bir şey demedim. Saat gece yarısını geçerken, istediğim tek şey uyumaktı. Aslında bu uzun süredir istediğim tek şeydi. Gözlerimi yumduğumda boğuşacağım rüyaları biliyordum. Karan benden önce uyumuştu. Aklıma bugün yaşanan olaylar gelince tümden uykum kaçtı. Yavaş bir hareketle yataktan kalktım. Balkonun kapısını da aynı yavaşlıkla araladım ve açık havaya doğru süzüldüm. Hafızam bedenimi terk ederken, gözlerimi şehrin ışıklarından alamıyordum.

Sekiz saat önce ~

"Nasıl bir oyunun içinde olduğunu görmüyorsun. Onu öldüren kişi Karan!"

Hissizliğe düştüğüme her kaanat getirdiğimde, benimle alay etmek istercesine gün yüzüne çıkan duygularıma öfkeleniyordum.

"Buna dair bir kanıtınız var mı?"

Uzun bir süre sessiz kalışımın ardından kelimelerimi saçabilmiştim. Zerre kadar inanmıyordum. Kimse de inanmamı bekleyemezdi. Karan bu kadarını yapmış olamazdı. Bir zamanlar delicesine aşık olduğu kadını öldürüp sonra da bunu benden bile gizlemezdi.

SÜVEYDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin