Uyandığımda gayet iyiydim. Sadece artık bu kafes meselesi sinirimi bozmuştu. Gözlerimi açmadan aynı şekilde yatıyordum. Steve'in zihnine girmeyi denedim.
Uyuduğu için kolaylıkla girerken konuşmaya başladım.
—Steve uyandığını belli etme. Artık bu kafesten çok sıkıldım. İstediğim büyüleri de yapamıyorum. Nöbetçiyi kontrol altına alabilir misin?
—Burdayken biraz zor olur.
—Seni desteklerim. Sadece dene.
—Tamam.
—Desteklemene gerek yok. Ben hallederim.
Ayağa kalkmasıyla nöbetçi bize döndü. Steve ellerini birleştirip ona doğru uzattığında lacivert bir enerji direk göğsünü buldu.
Anında bayılıp yere düşerken gücü karşısında şaşkına dönmüştüm.
—Ağzını kapa. Doğal ortamdayız. Sinek falan kaçar.
Eliyle çenemi hafifçe alttan itti.
—Sıra sende çıkar bakalım bizi bu kafesten.
—Aslında bunda da senin kaslı kollarına ihtiyacımız var. Parmaklıklara normalde dokunduğunda seni geri atıcaktır. Bunu yapmasa bile bükemezsin.
—Parmaklıkları mı ayırıcam?
—Normalde ben yapardım. Ama malum bu zamana kadar sürekli büyü kullandığımdan çok fazla fiziksel olarak gelişmedim.
Sağ elimi yukarı kaldırıp işaret ve orta parmağımı birleştirdim. Baş parmağım onlardan ayrıydı.
Sol elimi de aşağıda aynı hareketi yaptım. Sağ elimi aşağıya indirirken sol elimde yukarı çıkardığımda parmaklıkların altından mavi enerji yılan gibi kıvrılarak yukarı çıkmaya başladı.
Tüm kafesi bu enerji sardığında boynumdaki kolyenin beni sıktığını hissettim.
—Acele et. Kolye sıkıyor.
Anında parmaklıkları iki eliyle tuttu. Derin bir nefes alıp ikiye ayırdığında önce onu ittim ardından kendim çıktım.
Ona çarparken elim direk kolyeye gitti. Gücümü kullanmayı bırakmamla eski haline döndü.
—Sanırım birazdan burada olurlar. Kolyenin normal bir şey olmadığında hemfikiriz. Bizi ışınlayabilir misin?
—Ölmek istiyorsam neden olmasın?
İçeri zihinci çocuk girdi.
—Bende tam sizi düello için çıkarmaya gelmiştim. Ne güzel kendiniz çıkmışsınız.
Kafesin halini gördüğünde şok oldu.
—Demirleri nasıl büktünüz?
—Azcık büyüyle.
—Her neyse buradan gidemezsiniz. Meydana gidiyoruz. İkinize karşı dört element.
Steve'e baktım.
—Başka çaremiz yok Madelaine. Gerçekten gidemeyiz.
—O zaman niye bu kadar enerji harcattın bana. Ölmemi bu kadar çok istiyorsan bu kolye varken ruhumu kontrol etmek çok zor olmaz. Tavsiye ederim dene bi ara.
İkisinden de önce çıktım dışarı.
—Madelaine bekle. Diyip Steve kolumdan tuttuğunda elimi göğsüne koyduğum gibi ağaca doğru fırladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madelaine Blackpearl (Tamamlandı)
FantasyHer birinin asası doğanın onlara kendisinden bahşettiği birer sihirli sopa. Sopa diyerek onları ezdiğimi düşünmeyin. Onlar doğanın sevilen çocukları. Bizse sevilmeyeniz.